Programa yoğun katılım gösteren Tokatlı sanatseverler, hikâyeleriyle birlikte icra edilen Türk Sanat Müziği eserleriyle hem kulaklarına hem kalplerine hitap eden bir akşam geçirdi.

Tokat Kadın Sanat ve Kültür Grubu'nun seslendirdiği birbirinden kıymetli Türk Sanat Müziği eserlerine eşlik eden Tokat Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, sesi ile şarkılara kattığı yorumla büyük beğeni kazandı.  Başkan Yazıcıoğlu, kültürümüzün yaşatılması adına büyük bir emek ortaya koyan Tokat Kadın Sanat ve Kültür Grubu Başkanı Hacer Doğan’a ve grup üyelerine teşekkür etti. Gecede “Duydum ki Unutmuşsun”, “Fikrimin İnce Gülü”, “Ada Sahilleri”, “Veda Busesi”, “Samanyolu” “Bir Kızıl Goncaya Benzer Dudağın”, “Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar” gibi çok sayıda unutulmaz eser seslendirildi.  Programın sunuculuğunu da üstlenen Başkan Hacer Doğan, etkinlikte yaptığı açılış konuşmasında, Tokat Kadın Sanat ve Kültür Grubu olarak gönüllülük esaslı çalışmalarla şehirde kültür ve sanata katkı sunduklarını belirtti.

BAŞKAN YAZICIOĞLU: “HAYATA DEĞER KATAN TÜM KADINLARIN HER DAİM YANINDA OLACAĞIZ”

Programda konuşan Başkan Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, "Bizler köklerinden kopmayan, kültürüyle, sanatıyla, musikisiyle var olan büyük bir milletin evlatlarıyız. Tokat’ımızda böylesine anlamlı programların düzenlenmesi, milli ve manevi değerlerimizin yaşatılması açısından büyük önem taşıyor. Türk Sanat Müziği, gönlümüzün dili, milletimizin ruh aynasıdır. Bugün burada bu güzel eserlerle gönüllerimizi titreten hanımefendilere ve emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyorum. Tokat Belediyesi olarak kültür ve sanatın, üreten ve hayata değer katan tüm kadınların her daim yanında olacağız. Değerlerimizi yaşatacak her çalışmanın destekçisi olacağız," ifadelerini kullandı.

27 Nisan Pazar günü saat 20.00 da Hıdırlık Sosyal Tesislerinde düzenlenen etkinliğe; Tokat Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, Tokat İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Sabri Küyük ve eşi Fatma Küyük, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alpaslan Demir, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müdürü Prof. Dr. Mehmet Serkan Umuzdaş, Tokat Belediye Başkan Yardımcısı Turan Gökçe,  Tokat Kent Konseyi Başkanı Dr. Selim Çakar,  MHP Tokat İl Kadın Kolları Başkanı Dürdane Susar, Belediye Basın Yayın Müdürü Musa Özdemir,   Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Numan Bakırcı, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim üyesi Doç. Dr. Samettin Başol, Tokat Kadın Sanat ve Kültür Grubu Başkanı Hacer Doğan ve grup üyeleri,  davetli misafirler katıldı.

AŞK, ÖZLEM VE AYRILIK MELODİLERLE DİLE GELDİ

Şehrin kültürel hayatına gönülden katkı sunan Tokat Kadın Sanat ve Kültür Grubu Başkanı Hacer Doğan’ın öncülüğünde düzenlenen program sanatseverleri buluşturdu.  Türk Sanat Müziği’nin en değerli eserlerinin seslendirildiği gecede, her bir şarkı, kendi yaşanmışlıklarının izlerini taşıyarak aşk, özlem ve ayrılığın derin duygularını melodilerle dile getirdi.

Programın açılışında konuşan Başkan Hacer Doğan, “Sayın Belediye Başkanım, Sayın İl Jandarma Alay Komutanım ve eşi hanımefendi, çok saygıdeğer kurum amirleri, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşlarının değerli temsilcileri, kıymetli hanımefendiler, beyefendiler, basınımızın güzide mensupları; hepinizi en kalbi duygularımla şahsım ve Tokat Kadın Sanat ve Kültür Grubu arkadaşlarım adına saygıyla selamlıyorum, hoş geldiniz, sefalar getirdiniz” sözleriyle salondaki davetlilere teşekkür etti.

KÜLTÜREL MİRASI TANITMAYA EMEK VEREN KADINLAR

Hacer Doğan, Tokat Kadın Sanat ve Kültür Grubu olarak şehrin sahip olduğu somut ve somut olmayan kültürel miras ögelerini tanıtmak, milli ve manevi değerleri yaşatmak amacıyla gönüllülük esasıyla çalışmalar yürüttüklerini vurguladı. Kadınların kültür ve sanat yoluyla toplumsal hayata daha fazla katılımını teşvik etmeyi hedeflediklerini ifade etti.

GÖNÜLLÜLÜK ESASIYLA YÜRÜTÜLEN ANLAMLI ÇALIŞMALAR

Doğan, “Biz Tokat Kadın Sanat ve Kültür Grubu olarak Tokat’ımızın sahip olduğu somut ve somut olmayan kültürel miras ögelerimizi tanıtmak, milli manevi kültürel değerleri yaşatmak, yaygınlaştırmak, bilinirliğini artırmak, bu değerlerin yeni nesillere aktarılmasını sağlamak, kadınların kültür sanat yolu ile toplum yaşamına aktif katılımlarını teşvik etmek, şehrimizde ilgili kurumlarımızın sanata, kültüre dair çalışmalarına sivil kanattan destek vermek amacıyla gönüllülük esasıyla çalışmalar yürütüyoruz. Burada siz değerli konuklarımız ile birlikte kültür sanat etkinliğimiz kapsamında düzenlediğimiz zengin sözlü kültürümüzün mirası gönül dünyamızın tellerini titreten, aşkımızı sevinç ve kederlerimizi notalara, makamlara, ezgilere dökülerek ölümsüzleştiren ve hikâyeleri ile daha anlamlı hikâyeleri ile daha keyifli olacağını düşündüğümüz gönül telimizi titreten nağmeler adlı programımıza hep beraber ev sahipliği yapacağız. Hoş geldiniz şeref verdiniz.” Dedi.

HER YAŞA HİTAP EDEN NAĞMELER

Başkan Doğan, Türk Sanat Müziği'nin duyguların en saf haliyle dışavurumu olduğunu vurgulayarak, “Yaşımız kaç olursa olsun hepimizin kendini iyi hissettiğinde veya efkârlı olduğunda yüreğimizin ilk gittiği en nadide parçaların bulunduğu şarkılar, Türk Sanat Müziği şarkılarıdır.  Bu şarkılar bize huzur verirken öte yandan bizi derin düşüncelerle baş başa bırakabilme özelliğine sahiptir.   Türk Sanat müziği dünyasında kimi şarkılar vardır ki melodisi ve sözleri kadar arkasında sakladığı hikâyesi ile de dinleyenleri kendisine çeker. Sizler için derlediğimiz çok sevilen Türk Sanat müziği şarkılarının arkasında hangi hikâyeler gizli kalmış birlikte keyifli bir sanat yolculuğuna çıkacağız.  Sanat aşk gibidir kandırmaz susatır der Ahmet Hamdi Tanpınar.” İfadelerini kullandı.

USTA İSİMLERDEN MÜZİKAL ZİYAFET

Geceye eşlik edecek saz heyetini de takdim eden Doğan, “Susuzluğumuza ‘Küçük Şadırvanda Şakıyan Su’ misali bir yudum serinlik olacak eserlere; Kemanda Ali Salman ve Eymen Yiğit Yıldız, udda Deniz Salman, kanunda İlyas Yıldız, ritimde Ercan Öztürk kıymetli katkı sağlayacaklar” sözleriyle sanatçıları sahneye davet etti.

Program, geçmişten günümüze gönüllerde yer etmiş eserlerin sadece seslendirilmesiyle kalmadı; şarkıların ardındaki yaşanmışlıklar, dinleyicilerle paylaşıldı.

“BİR KIZIL GONCA”NIN HİKÂYESİ GÖNÜLLERE DOKUNDU

Makamı Muhayyerkürdî, güftesi Melek Hiç’e, bestesi ise Amir Ateş’e ait olan ve yıllardır gönüllerde taht kurmuş “Bir Kızıl Goncaya Benzer Dudağın” adlı eserin hikâyesi, Kent Konseyi Başkanı Dr. Selim Çakar tarafından dinleyicilerle paylaşıldı.

Çakar, “Şair Melek Hiç Hz. Muhammed’e olan aşkını, sevdasını, ona olan minnet ve şükranını dile getiren duygularını şiire dökmüş. Sıra bu şiirin notalarla nakşedilmesine gelmişti. Şiir Hafız Bestekâr Amir Ateş’in ilk tasavvuf ve musiki hocalarından Sabahattin Volkan’ın kızı tarafından yazılıp Üstada verildi. Amir Hoca bu şiire nasıl bir beste yapacağını düşünüyordu. Fakat kendisinin de ummadığı esrarla beş dakikada bestelediği şarkı oldu. Amir Ateş, çok yakın bir ailenin yanında Kadıköy’de kalıyordu.  Bir akşam, yemek hazırlığı yapılırken, evin küçük oğlu Mehmet ile oyun oynuyordu. Elektrikler kesildi, ışıklar söndü, Mehmet korkmasın diye üstat kucağına alıyor ve pencerenin yanına götürüyor. Yoldan geçen arabaları, yolu göstererek oyalamaya çalışıyordu. “Mehmet bak” falan diyor ama nafile Mehmet ağlamaya devam ediyor. Derken hemen yan taraftaki piyanoya yöneliyor. Çocuk ağlamasın diye piyanonun tuşlarına basmaya başlıyor ve “dım, dım, dım” diye çalıyor ve melodi o anda Melek Hiç’in yazdığı şiirle özdeşleşiyor. Derhal notalarını yazmaya başlıyor ve bu güzel şarkı doğuyor.” Dedi.

“ADA SAHİLLERİ”NİN HÜZÜNLÜ HİKÂYESİ DİNLEYENLERİ DERİNDEN ETKİLEDİ

Türk musikisinin en dokunaklı eserlerinden biri olan “Ada Sahilleri” şarkısının arkasındaki hikâye, Tokat GOP Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müdürü Prof. Dr. Mehmet Serkan Umuzdaş tarafından anlatıldı.

Bestesi Musullu Hafız Şaşı Osman Efendi’ye ait olan ve kimi kaynaklara göre Yesari Asım Arsoy’un yıllarca ziyaret ettiği Suzan Hanım’a ithaf ettiği bu eserin iki farklı hikâyesi bulunuyor.

Umuzdaş, “İlk hikayemize göre birbirine çok aşık olan bir çiftten kadın bir gün denizde kaybolur. Perişan olan sevgilisi ise kendini sahillerine vurur, her zaman sevdiğini arar durur. Şile’den Prens Adaları’na kadar dolaştığı ve her zaman sevgilisinin denizden çıkıp ona geleceğine inandığı söylenir.

Eserle ilgili ikinci -belki de daha fazla ilgi toplayan- hikaye ise; zengin bir ailenin kızı olan Şadiye Hanım ve yoksul bir aileden gelen Cemal Bey‘in aşkını anlatır. Birbirlerine bir yaz günü rastlayan Şadiye Hanım ve Cemal Bey (bazı kaynaklarda ismi Suat olarak da geçmektedir) birbirlerine aşık olurlar ve aralarında onların da beklemediği kadar güçlü bir ilişki başlar. Muhabbetleri ve mektuplaşmaları gittikçe artmaktadır. Şadiye Hanım sonunda bu işi ailesine açmaya karar verir ancak aldığı cevap olumsuz olacaktır. Aşklarının önündeki bu engel çiftimizi yıldırmaya yetmez, aradan geçen zamana ve Şadiye Hanım’ın yaz sonunda adadan ayrılarak şehre dönmesine rağmen onlar mektuplaşmaya devam ederler. Bu zaman içerisinde Şadiye Hanım’ın babasını ikna etme çalışmaları meyve vermemektedir. Şarkıda geçen ada sahilleri ifadesinin Büyükada sahilleri olduğu söylenir. Cemal Bey’in ada sahillerinde beklediği ise sevgilisinden gelecek olan mektuplardır. Şarkı, bu hikayeye göre Cemal Bey’in bakış açısından yazılmıştır. Aradan geçen ümitsiz zaman ile birlikte Cemal Bey aşkıyla beraber hayatına son vermeye karar vererek kendini İstanbul’un sularına bırakır. Ancak hikaye burada sona ermez. Cemal Bey yaşamına son verdikten sonra posta vapuru adaya yaklaşır ve Cemal Bey’e Şadiye Hanım’dan bir mektup da taşımaktadır. Mektupta Şadiye Hanım babasını nihayet ikna edebildiğini ve onu ailesinden istemeye gelebileceklerini yazmaktadır. Ancak artık vakit çok geçtir.” İfadelerini kullandı.

“VEDA BUSESİ”NİN HİKÂYESİNİ BAŞKAN YAZICIOĞLU ANLATTI

Tokat Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, Türk musikisinin unutulmaz eserlerinden biri olan “Veda Busesi” şarkısının hikâyesini dinleyicilerle paylaştı. Başkan Yazıcıoğlu şarkının bir ayrılık teması taşıdığı sanılsa da, gerçekte evladını kaybeden bir babanın iç yangınını dile getirdiğini ifade etti.

Başkan Yazıcıoğlu, “Şair Orhan Seyfi Orhon'un 10 yaşındaki kızı ağır hastadır. Ve son anlarında “alevler içinde” babasının kucağındadır.  Ölümünden hemen önce babasından “gidişine ağlamamasını” istemiş hatta bu konuda söz almıştır. Ama ellerinde can veren yavrusuna dayanamayan baba yüreği, kızına verdiği sözü tutamaz ve “bir alev halinde “akan gözyaşlarına engel olamaz ve kendisine sitemini de mısralara döker. “Bir alev halinde düştün elime

Hani ey gözyaşım akmayacaktın?” dizeleri, aslında bir vedanın değil, kızını kaybeden bir babanın yürekten yükselen sitemidir. Bu dokunaklı şiir, daha sonra usta besteci Yusuf Nalkesen tarafından bestelenerek “Veda Busesi” ismiyle Türk müziğinin en özel eserlerinden biri hâline gelir.” Dedi.

“GÖKYÜZÜNDE YALNIZ GEZEN YILDIZLAR”IN HİKÂYESİNİ ALBAY SABRİ KÜYÜK ANLATTI

Tokat İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Sabri Küyük, Türk sanat müziğinin unutulmaz eserlerinden “Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar” şarkısının hikâyesini anlattı.

Yakın Doğu Üniversitesi Kurucu Rektörü Dr. Suat İrfan Günsel’den TOGÜ’ye Ziyaret
Yakın Doğu Üniversitesi Kurucu Rektörü Dr. Suat İrfan Günsel’den TOGÜ’ye Ziyaret
İçeriği Görüntüle

Albay Küyük, “Üstat Teoman Alpay, ilk evliliğini Ankara Devlet Konservatuarı Kompozisyon Bölümü'nde okuyup Basın Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü Radyo Dairesi'nde çalışırken Sabahat Bora ile yaptı. Bu evlilikten 1957-58 yıllarında Bora isminde bir oğlu, Zerrin adında bir kızı oldu. Ancak ne yazık ki evliliği istediği gibi gitmediği için Ankara'yı 1965 yılında terk ederek İstanbul'a geldi.

İstanbul'da Teoman Alpay, bestelerini yapıyor, üretmeye devam ediyordu. Ancak, hayatta maddi ve manevi zorluklar çekiyordu. Onu anlayacak birkaç kişinin dışındakiler ne yazık ki onu kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyordu. Bu onu çok incitiyor; ancak çok da bir şey yapamıyordu. Çok iyi arkadaşı olan Hikmet Münir Ebcioğlu ile bir gün Çamlıca’da buluştular. Ona, “Benim için bir güfte yazmanı istiyorum. Bu güfte beni anlatacak ve ben de bunu besteleyeceğim.” dedi. Sohbet o gün uzun bir süre devam etti ve vedalaşarak ayrıldılar.

Bir gün sonra Hikmet Bey güfteyi yazmıştı. O gün müzikle ilgili gittikleri yerde buluştular. “Abi biliyorum çok erken, daha dün konuştuk; ama bir şeyler çıkarabildin mi?” deyince cebinden çıkardığı zarfı ona uzattı. Zarfın üzerinde 'Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar!' yazıyordu.

“Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar,

Yeryüzünde sizin kadar yalnızım.

Bir haykırsam belki duyulur sesim,

Ben yalnızım, ben yalnızım, yalnızım.” Dedi.

FATMA KÜYÜK, 'SESSİZ GEMİ'Yİ OKUDU"

Tokat İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Sabri Küyük’ün eşi Fatma Küyük, Yahya Kemal Beyatlı’nın kaleme aldığı, Türk edebiyatının klasikleşmiş eserlerinden biri olan 'Sessiz Gemi'yi seslendirdi.

GRUP ÜYELERİNDEN MUHTEŞEM PERFORMANS

Programda, grup üyelerinden Tennur Baltacı "Duydum ki Unutmuşsun", Emel Karakaş "Fikrimin İnce Gülü", Ayfer Dürer "Bir Garip Yolcuyum Hayat Yolunda", Nimet Aktekin "Üzüldüğün Şeye Bak" ve Şakire Pirdoğan "Samanyolu" adlı eserleri yorumladı

Günün anısına çekilen fotoğrafla program sona erdi.