Gazeteci İhsan Uluözlü, çocukluğunun Gümenek Mesire Alanı’nı duygu yüklü hissiyatlarla kaleme aldı. Bir kısmı Tokat Belediyesi’nce yeniden açılan Gümenek Mesire Alanı’nın bütünüyle Tokat Belediyesi’ne devrini ve oranın da mesire alanı olarak biran önce hizmete alınmasını talep eden bir makale kaleme aldı.
“Bir Şehri Tanımaya Nereden Başlanır?” başlıklı makalesiyle talebini gündeme getiren Gazeteci İhsan Uluözlü “Bugün geriye dönüp baktığımda, Gümenek sadece bir yer değil; bir dönemin ruhunu, insan ilişkilerindeki sıcaklığı ve doğayla kurulan özel bağı temsil ediyor. Ama artık içim sızlıyor…” diyerek, Millet Bahçesi yapılmayı bekleyen o büyük alanın yeniden Tokatlıya kazandırılmasını gündeme getirdi.
“Bir Şehri Tanımaya Nereden Başlanır?”
Gazeteci İhsan Uluözlü, "Bir şehri tanımaya sokağından, tarihinden, yeşilinden, parklarından, insanından ve en çok da çocuğundan başlarsınız.
Mahalle aralarında kahkahalarla koşturan çocuklar size o şehrin ne kadar canlı, ne kadar gerçek olduğunu gösterir.
Ne yazık ki son zamanlarda bu görüntülerin yerini betonlaşma aldı.
Nefes alacak alanlarımız, her geçen gün biraz daha azaldı…
Ben yine de yaşadığım şehri seviyorum.
Çocukluğumun Cenneti Gümenek Parkından bahsedeceğim, Gümenek Parkı, çocukluğumun en güzel anılarından, dünya cenneti gibi bir yerdi. Tokat’ımızın doğa harikası bu parkı, o yıllarda huzurun adresiydi. Çam, kestane ve ulu kavak ağaçlarının gölgesinde yürümek bile insana tarifsiz bir dinginlik ve rahatlık verirdi. Çam kokusu, tertemiz havayla birleşince insanın içi açılırdı.
Hafta içi çalışanlar için, hafta sonu Gümenek’te buluşmak bir gelenekti. Herkes dört gözle o günü beklerdi. Parkın köşelerinde yer alan kuyu sularının başında, tulumbalardan su doldurmak için oluşan sıralar hâlâ hafızamda. O suyun serinliği unutulur gibi değil.
Gümenek öylesine kalabalık olurdu ki iğne atsan yere düşmezdi. Ama kimse bu kalabalıktan rahatsız olmazdı. Çünkü bu kalabalığın içinde samimiyet, paylaşım ve sıcaklık vardı. İnsanlar birbirine selam verir, yemeklerini paylaşır, çocuklar bir arada oynar, büyükler mangal başında sohbet ederdi. Kaynaşma, sosyalleşme, yardımlaşma… Her şey iç içeydi.
Gümenek yalnızca bir piknik alanı değildi; bir kültürdü. Aileler geç saatlere kadar çamların altında oturur, sohbet eder, yaz akşamlarının tadını çıkarırdı. Ne taşkınlık olurdu ne gürültü… Her şey doğaya ve insana saygı çerçevesinde pikniklerimizi yapardık.
Bugün geriye dönüp baktığımda, Gümenek sadece bir yer değil; bir dönemin ruhunu, insan ilişkilerindeki sıcaklığı ve doğayla kurulan özel bağı temsil ediyor. Ama artık içim sızlıyor…
Adı şimdi “Gümenek Millet Bahçesi”… Ne yazık ki ne o eski çamlar var, ne de o eski huzur. TOKİ’ye devredilen park, adeta beton bir alana dönüşmüş. Yetişmiş ağaçlar kesilmiş, yemyeşil alanlar çorak bir hâle gelmiş. Madem park yapıyorsunuz, neden ağaçları projeye dahil etmiyorsunuz? Bu kadar hoyrat bir doğa anlayışı, ne akla ne vicdana sığar.
Gümenek Parkı, Tokat’ın hafızasıydı. Şimdi bu hafıza silinmeye, yerine beton yığınları yerleştirilmeye çalışılıyor. Oysa Tokat denince ilk akla gelen yerlerden biridir Gümenek… Çocukluğumuzun piknikleri, kuyu sularıyla serinlenen o anılar… Hepsi orada saklıydı.
Geçtiğimiz günlerde Tokat Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu’nun talimatıyla, 27 dönümlük alanda çevre düzenlemesi ve yenileme çalışmaları tamamlanarak, ortaya çıkan yeni Gümenek Mesire Alanı, modern ve fonksiyonel bir yapıya kavuştu. Şehir insanının doğayla buluşabileceği, nefes alabileceği önemli bir alan olarak yeniden hayatımıza girdi.
Bugün “Gümenek Millet Bahçesi” adıyla sürdürülen, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile TOKİ uhdesinde bulunan yer içler acısı.
İşte tam da bu noktada bir beklentimizi dile getirmek istiyoruz:
Gümenek, belediyemize yeniden devredilsin…
Çünkü Gümenek sadece bir mesire alanı değil; Tokat’ın hafızasıdır. Değerini betonla, süslemeyle değil; doğal yapısıyla, samimiyetiyle ve geçmişe duyulan saygıyla koruyabiliriz.
Başkanımızdan ve milletvekillerimizden beklentimiz; bu sesi duymaları, bu hatıraya sahip çıkmalarıdır.
Çünkü Gümenek sadece bir yer değil…
Bir duygudur, bir geçmişin hatırasıdır.
Ve biz o hatırayı yaşatmak istiyoruz.
Sevgi ve saygılarımla."