Cumhurbaşkanı Erdoğan: "İran’ın egemenliğine ve bölgemizin güvenliğine yönelik saldırıları kimden gelirse gelsin asla tasvip etmiyor ve tepkimizi de açıkça ortaya koyuyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "İran’ın egemenliğine ve bölgemizin güvenliğine yönelik saldırıları kimden gelirse gelsin asla tasvip etmiyor ve tepkimizi de açıkça ortaya koyuyoruz."
İçeriği Görüntüle

Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası Tokat Şube Başkanı Emin Kılıç, “Gezi direnişi ile güç kaybeden Erdoğan Hükümeti savaş bahanesi ile ekonomik krizin yükünü de Türk ulusuna yüklemek istemektedir. Hem ülke içinde hem de uluslar arası kamuoyunda sarsılan imajını düzeltmek isteyen Erdoğan, ülkeyi maceraya, bataklığa çekmektedir. “ dedi.

Yaptığı yazılı basın açıklamasında “Başını ABD’nin çektiği emperyalist güçleri ve onların Ortadoğu’daki taşeronları uzun süredir sürdürdükleri Suriye kuşatmasını kimyasal silah bahanesiyle Suriye’ye müdahale aşamasına getirdiler.” diyen Kılıç, şunları söyledi.

“Emperyalizm küresel ekonomik krizini aşıp, sermayenin daha rahat dolaşmasını sağlamak amacıyla 90’lı yılların başından bu yana sınıf bilincini etnik ve dinsel/mezhepsel kimliklerle yok etmeye, bölgesel iç savaşlar çıkarmaya, terörü desteklemeye ve ardından da “özgürlük getiriyorum’’ adı altında askeri müdahalelerde bulunmaya başlamıştır. Yugoslavya’da, Libya’da, Mısır’da, Irak’ta hep aynı senaryoyu uygulamıştır. Şimdi sıra Suriye’ye gelmiştir.

İçerde ise emperyalizmin gönüllü taşeronluğunu üstlenen siyasal iktidarın, emperyalist çok uluslu mobilize terör örgütlerine sınır kapılarını açması, onlara her türlü desteği vermesi, Suriye’de ve ülkemizde insanların katledilmesine yol açmıştır. Dünün AB’ye karşı İslam Ortak Pazarı savunucularının bugün ABD ve AB’nin taşeronluğunu üstlenerek Müslüman kanı dökülmesine destek vermeleri yaşadığımız tarihsel bir musibettir. Dünyanın ilk antiemparyalist Ulusal Kurtuluş Savaşını yaparak başta komşu halklarımız olmak üzere tüm mazlum uluslara bağımsızlık kapılarını açan Türkiye’nin bugün mazlum uluslara silah doğrultanlarla aynı safta yer alan bir siyasal iktidar tarafından yönetiliyolması, antiemperyalist birlikteliğin kaçınılmaz olduğunu göstermektedir.

Gezi direnişi ile güç kaybeden Erdoğan Hükümeti savaş bahanesi ile ekonomik krizin yükünü de Türk ulusuna yüklemek istemektedir. Hem ülke içinde hem de uluslar arası kamuoyunda sarsılan imajını düzeltmek isteyen Erdoğan, ülkeyi maceraya, bataklığa çekmektedir.

Türkiye’de siyasi sorumluluk üstlenenlerin, Atatürk’ün 80 yıl boyunca cumhuriyetimizin dış politikasını yönlendiren “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesinin hedefini çok iyi değerlendirmeleri ve ders almaları zorunludur. Çünkü biz, teslimiyetçi dış politika izlemeyen, savaşa, işgale ve talanatak olmayan, barış içinde bir Türkiye istiyoruz.

Tüm halkımızdan, bu kirli savaşa karşı tepkilerini yükseltmelerini, savaş karşıtı eylem ve etkinliklere destek vererek seslerini siyasal iktidara duyurmasını istiyoruz. Bu savaşın faturasını emekçimiz, dar gelirlimiz, köylümüz ve çiftçimiz kan ve yoksulluk olarak ödeyecektir.

Eğitim-İş olarak Dünya Barış Günü’nde tüm Türkiye’de alanlardayız ve “Savaşa Hayır”, “Yurtta barış, dünyada barış” sloganlarını haykırıyoruz.

Dünya Barış Günü arifesinde Suriye’ye müdahale hazırlığı yapan insanlık suçunda da sabıkalı ABD’yi protesto ediyve Suriye halkıyla dayanışma içinde olduğumuzu belirtiyoruz.”