TBMM Genel Kurulu’nda “Vakıflar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”nin ikinci bölümü görüşmelerinde söz alan CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, teklifin “koruma” adı altında kamu mülkiyetinin idari işlemlerle el değiştirmesinin önünü açtığını belirtti. Durmaz, “Vakıf kültür varlıklarını korumak ortak görevimizdir; fakat koruma, ancak hukuk, şeffaflık ve yargı denetimiyle anlam kazanır.” dedi.

Durmaz, mevcut Vakıflar Kanunu’nun 30’uncu maddesinin iki temel şartla (eserin vakıf kültür varlığı olarak tescili ve vakıf yoluyla inşa edildiğinin belgelenmesi) vakıf eserlerini koruduğunu; teklifin ise “onarım/katkı/kiralama” gibi muğlak ilişkileri dahi mülkiyet devri için yeter sayarak omurgayı zedelediğini vurguladı. Düzenlemenin kapsamının Hazine, bakanlıklar, TCDD, üniversiteler, belediye şirketleri ve KİT’ler dâhil tüm kamu tüzel kişiliklerine genişletildiğini hatırlatan Durmaz, “Tapu devrinin mahkeme kararı olmaksızın, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün idari yazısıyla tek işlemle yapılması kabul edilemez.” ifadelerini kullandı.

“KAMU MÜLKİYETİ İDARİ YAZIYLA DEVREDİLEMEZ”

Durmaz, teklifin yaratacağı riski somutlaştırarak, İstanbul Valiliği’nin kullandığı tarihî binanın dahi “vakıf katkısı” iddiasıyla idari bir yazıyla devredilebileceğini belirterek, “Bu, yalnızca sembolik bir örnek değildir; devletin kendi iç mülkiyet düzenini bile bozabilecek bir sonuçtur.” Dedi.

Belediyelerin taşınmazlarının mazbut vakıflara devriyle yerel yönetimlerin mali özerkliğinin aşınacağını ve yerinden yönetim ilkesinin zarar göreceğini söyleyen Durmaz, bunun Anayasa’nın 127’nci maddesi ile çeliştiğini ifade etti. Durmaz, Gelibolu Tarihi Alanı ve benzeri yerlerde doğal sitlerin Cumhurbaşkanı kararıyla yeniden tanımlanabilmesi ve geniş takdir yetkisi verilmesinin, Anayasa’nın 123’üncü maddesindeki “idarenin kanuniliği ve bütünlüğü” ilkesine aykırı bir zemin doğuracağını belirtti; Uludağ gibi ekolojik açıdan kırılgan bölgelerde yapılaşma baskısı riskine dikkat çekti. Durmaz, Anayasa Mahkemesi’nin daha önce iptal ettiği içeriklerin fiilen geri getirildiğini, Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı’na ücret ve personel konusunda geniş tasarruf tanınmasının şeffaflık, hesap verebilirlik ve kamu mali yönetimi ilkeleriyle bağdaşmadığını vurguladı.

7 MADDELİK ÖNERİ

Durmaz, önerilerini şöyle sıraladı: 1. “Vakıf kültür varlığı” tanımı, vakıf yoluyla meydana gelme ve vakfiye-belgeye dayalı somut delil şartlarıyla korunmalı; katkı/onarım/kiralama devre gerekçe olamaz.

2. Her devirde mahkeme kararı zorunlu olmalı; idari yazıyla tek işlem yapılamamalı.

3. KİT, üniversite ve belediye şirketleri için özel istisna/koruma rejimi oluşturulmalı.

Kesinleşmiş 78 yıl hapis cezası bulunan firari Tokat'ta yakalandı
Kesinleşmiş 78 yıl hapis cezası bulunan firari Tokat'ta yakalandı
İçeriği Görüntüle

4. Ülke çapında bağımsız envanter, açık kayıt sistemi ve etki analizi zorunlu olmalı.

5. Kamu hizmeti yürütülen binalar için geçiş hükmü ve kullanım güvencesi getirilmeli; protokol olmadan fiilî tasarruf değişmemeli.

6. Bilim kurulları güçlendirilmeli; ekolojik hassas alanlarda koruma-öncelikli yönetim ilkesi kanuna yazılmalı.

7. Yok olmakta olan el sanatları için; vakıflara ait uygun taşınmazlar, usta-çırak geleneğini sürdüren ustalara kira muafiyeti/sembolik bedelle tahsis edilmeli; tahsisler şeffaf başvuru, çırak yetiştirme, halka açık atölye günleri ve yıllık denetim şartına bağlanmalı.”

DURMAZ, “GERÇEK VAKIF ESERLERİNİ KORUYALIM”

Durmaz, “Vakıf eserleri yalnızca taş ve toprak değil, bir medeniyetin vicdanıdır. Gerçek vakıf eserlerini koruyalım, vakfiyesine uygun kullanımını güvence altına alalım; ancak bunu yaparken kamunun mülkiyetini, yerel yönetimlerin mali özerkliğini ve yargı denetimini baypas etmeyelim. Korumaya ‘evet’, idari yolla mülkiyet devrine ‘hayır’ diyoruz.” diyerek sözlerini tamamladı.