Tokat Valiliğinden yapılan bir açıklamada uçucu Madde Bağımlılığı, bireysel olduğu kadar toplumsal bir problem olmasının yanı sıra, madde ve madde kullanımı ile mücadele görevi de multi disipliner bir görevdir.
Uçucu Madde Bağımlılığı ile Uçucu Madde Kullanımını birbirinden ayırmak gerekir. WHO ``Dünya Sağlık Örgütü`` maddelerin sık kullanımına bağlı olarak gelişen patalojik durumu madde bağımlılığı olarak tanımlamış ve bunun için dört ana özellik belirlemiştir. Bunlar;
1.Maddeyi elde etmeye ve kullanmaya yönelik yoğun arzu ve ihtiyaç.
2.Kullanılan dozu arttırma eğilimi.
3.Maddenin fiziksel ve psikolojik etkilerine karşı yoğun hassasiyet ve bu etkileri arayış. 4.Maddenin kişinin hayatındaki en önemli şey haline gelmesi. Bunun yanı sıra bağımlılığı üç aşamada ele almak gerekir. Bunlar; 1.Madde ile meşguliyet/ beklenti 2.Yoğun kullanım 3.Yoksunluk şeklindedir.
İl Emniyet Müdürlüğü olarak İlimizde Uçucu Madde Bağımlılığı ile Ceza Adalet Mekanizması dışında yapılan mücadeleyi birkaç madde de sıralamak gerekirse; -Arz azaltılması ve sürekli kontrolü -Erişimi zorlaştırma,
-Durumsal Çevre Analizleri çerçevesinde madde kullanmaya müsait alanların tespit ve ıslahı,
-Tespit edilenlerin tedavilerinin yaptırılmasında danışmanlık Şeklinde dört ana temelde özetlenebilir.
Bunun yanı sıra Emniyet Müdürlüğü olarak İlimizde uçucu madde kullanımı konusunda veriler paylaşmak gerekirse;
İl Merkezimizde 2009 yılından günümüze kadar uçucu madde kullanırken tespit edilen çocul sayısı 47`dir.
Bu çocuklarımızdan 15`inde tekerrür görülürken kalan 32`sinde tekerrür görülmemiştir.
Tespit edilen çocukların tamamı Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü`ne bildirilmiş ve b çocuklarımıza uçucu maddeyi temin eden 36 iş yerine Cumhuriyet Başsavcılığı talimatları doğrultusund TCK madde 194`den ``sağlık için tehlikeli madde temini`` adli işlem yapılması sağlanmıştır.
Bu tarz görevler icrai görevler olup, tespit edilmesi yönünde efsarf edilmesi gereken v kendiliğinden şikayet yolu ile değil, kurumsal sorumluluk üstlenerek yapılan görevlerdir.
Bu çocuklarımızdan 10`u çakmak gazı tabir edilen maddeyi kullanırken, diğerleri ise bally a verilen maddeyi kullanırken tespit edilmiş olup, ilimizde henüz tiner kullanımı tespit edilmemiştir.
Uçucu madde kullanırken tespit edilen bu çocuklarımızdan 32`si bir başka ceza soruşturmasın konusu haline gelmişken, 15``ı hakkında ise herhangi bir başka suça karışmadığı tespit edilmiştir.
Yine ilimizde 2012 yılında meydana gelen ve çocuk adalet sisteminin konusunu ilgilendiren olaylardan işlem yapılan çocuk sayısı ise; Suça Sürüklenen Çocuk sıfatı ile 359 olup, tanık, mağdur, korunma ihtiyacı olan sıfatları ile 579`dır. Toplam suça taraf olan çocuk sayısı ise, 938`dir. Çocukların taraf olduğu genel asayiş olay sayısı 626 iken, çocukların Suça Sürüklenen Çocuk sıfatıyla gerçekleştirdikleri olay sayısı ise 230`dır. Bir önceki yıl genel çocuk asayiş olayları toplamı 639 olup, 2012 yılı sonu itibari ile 626 ya düşmüştür. Aynı düşüş suça sürüklenen çocuk olaylarında da mevcut olup, 2011 yılında SSÇ sıfatıyla gerçekleştirilen olay sayısı 253 olup, 2012 yılında ise 230`dur. 0-18 yaş nüfusunun yaşı büyük olan nüfusaanı ilimizde 33,4 olup, çocuklar tarafından gerçekleştirilen olay sayısının genel asayiş olaylarınaanı ise 6,9 da kalmaktadır. Bu demektir ki, olayların sadece 6,9`u çocuklar tarafından gerçekleştirilmekte olup, çocukların taraf olduğu genel olay sayısının genel asayiş olaylarınaanı ise 19`dur.Toplam çocuk sayısının toplam çocuk asayiş olaylarınaanı ele alındığında ise, olay başına olaya karışan çocuk sayısı 1,49`dur. Suça Sürüklenen Çocuk sıfatıyla işlem yapılan çocukların Suça Sürüklenen Çocuk Olaylarınaanı ise 1,56`dır. Buanların çocuk suçluluğunda çeteleşme olayının olmadığı, münferit olaylar olduğunu göstermekte ise de, kurumumuz bu hususta lokomotif kurum olmayı üstlenmiş ve Valiliğimiz koordinesinde ve önderliğinde, mücadele stratejilerini hassasiyetle takip etmektedir.
Bu doğrultuda yapılan Durumsal Çevre Analizleri sonucu madde kullanıldığı tespit edilen alanlar ile metruk binalar hakkında gerekli tedbirlerin alınması hususunda ilgili kurumların sisteme dâhil olması sağlanmaya çalışılmaktadır.
Uçucu madde kullanımı hakkında sosyal sorumluluk çerçevesinde yapılması gereken görevler bulunmakla birlikte, halkımızın bu konuda bilgilenmesine sunulmak üzere 5898 sayılı Uçucu Maddelerin Zararlarından İnsan Sağlığının Korunmasına Dair Kanun hükümleri de bu tarz maddelerin 18 yaşından küçüklere satışının yasak olduğunu, satanlar hakkında TCK madde 194 hükümleri uygulanacağının/uygulandığının bilinmesini isteriz.
Bunun yanı sıra, uçucu maddelerin kullanımının değil 18 yaşından küçüklere arzın suç teşkil ettiğinin, kullanan çocukların aslında korunmaya muhtaç çocuklar kapsamında olduğunun, bu hususta Çocuk Koruma Kanunu 6`incı maddesinin `` [1] Adlî ve idarî merciler, kolluk görevlileri, sağlık ve eğitim kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, korunma ihtiyacı olan çocuğu Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bildirmekle yükümlüdür. Çocuk ile çocuğun bakımından sorumlu kimseler çocuğun korunma altına alınması amacıyla Sosyal Hizmetleı ve Çocuk Esirgeme Kurumuna başvurabilir. [2] Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu kendisine bildirilen olaylarlc ilgili olarak gerekli araştırmayı derhâl yapar.`` şeklinde olduğunun ve bildirim konusunda her kurumun görevi ve sorumlu olduğunun ve yine aynı kanunun 7`inci maddesi gereği ``Çocuklar hakkında koruyucu ve destekleyic tedbir kararı; çocuğun anası, babası, vasisi, bakım ve gözetiminden sorumlu kimse, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgemı Kurumu ve Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re`sen çocuk hâkimi tarafından alınabilir.`` Şeklinde olduğunun ayrıca tedavi merkezleri olan AMATEM gibi merkezlerin gönüllülük esası doğrultusunda hizme verdiğinin, tedaviyi kabul etmeyenler hakkında tedavi yöntemlerinin uygulanamadığının ve ayrıca çocuğ; özgü güvenlik tedbirlerinden olan sağlık tedbirinin uygulanması hususunda Çocuk Koruma Kanunun, dayanılarak hazırlanan ve Çocuk Koruma Kanununa Göre Verilen Koruyucu ve Destekleyici Tedbi Kararlarının Uygulanması Hakkında Yönetmelik madde 16 gereği, sağlık tedbiri kararımı uygulanmasında yetkinin ilgili bakanlık ve bağlı kuruluşlarında olduğunun bilinmesi hususu kamuoyun saygıyla duyurulurken,
Ailelerin de bu hususta dikkat etmesi gereken hususları sayacak olursak;
-Ailede ve/veya yakın çevrede alkol ya da uyuşturucu kullanan kişilerin olması
-Ailede travma, parçalanmış aile(boşanma, bir aile bireyinin ölümü, taciz, tecavüz...)
-Aile bireyleri arasında çatışmalar
-Aile içi dayanışma ve iletişimin olmaması -Yetersiz ebeveyn takibi
-Tutarsız ya da katı cezalandırma durumlarının olduğu aileye mensup çocukların risk altında
bulunduğunun,
Bireysel olarak ise;
-Dürtülerini kontrol edemeyen,
-İsyankârlık, kuralları sıklıkla ihlal etme alışkanlığı olan,
-Farklı yaşam tarzlarına merak duyan,
-Engellenme ve reddedilmeye karşı yoğun hassasiyet besleyen, -Eğitim ve sosyal başarısızlık durumu olan,
-Depresyon ve kaygı bozuklukları taşıyan gençlerin daha çok risk altında bulunduğunun, Sosyal olarak ise;
-Kişinin ilgi ve yeteneklerinitaya koyabileceği sosyal imkânların yetersiz olduğu yerlerde yaşayanların daha çok risk altında bulunduğunun,
Ayrıca, bu çocukları etiketlemenin onları bu çaresiz durumda yalnız bırakmak olduğunun bilinmesinin önemli olduğunun ve bu sebeple sosyal sorumluluk çerçevesinde bireysel ve kurumsal çalışmalar yapılmasının bu mücadelede etkili olduğunun bilinmesini Kamuoyuna saygıyla arz ederiz.
