NİKSAR TÜRKİYE VİTRİNLERİNDE

Niksar’ın fethi ve Kırk Kızlar’ı konu edinen “KIZLAR AMAN” isimli roman Türkiye’nin en seçkin kitapçılarında ve en büyük kitap portallarında yerini aldı. Kasım 1928’den bu yana Osmanlıca metniyle birlikte yayımlanan ilk roman olma özelliğini de taşıyan esere ilgi oldukça büyük. Niksar’ın fethi ve Kırk Kızlar’ı konu edinen “KIZLAR AMAN” isimli roman Türkiye’nin en seçkin kitapçılarında ve en büyük kitap portallarında yerini aldı. Kasım 1928’den bu yana Osmanlıca metniyle birlikte yayımlanan ilk roman olma özelliğini de taşıyan esere ilgi oldukça büyük. İlçemizde uzun yıllar Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yapan ve şu anda İstanbul’da İhlas Koleji’nde görevine devam eden Eğitimci-Yazar Rasim Elibol kitap hakkında şunları söyledi: Kızlar Aman, alanında ilk sayılabilecek çalışmalardan biridir. Kitabın esasında birçok yönü var. sadece bir roman olarak değerlendirmek biraz eksik kalır. Çünkü Niksar’ın değerlerinden olan bir Kırk Kızlar gerçeği var. Bunun işlenmiş olması folklorik açıdan çok önemli. Sadece Niksar’da değil tüm Anadolu’da bu tür değerlerimiz var. Ancak hayatın akışı içinde insanların hiç gündemine gelmemektedir. Bir süre sonra da unutulup gitmektedir. Kim bilir şimdiye kadar bu tür efsanelerimizden kaç tanesi tarihin karanlığında kaybolup gitti. Bir diğer açıdan bakarsak Niksar’ın fethi ele alınmıştır. Dolayısıyla bir de tarihi açıdan değerlendirmek gerekir. Bu toprakların hangi mücadeleler ve fedakarlıklarla bize emanet bırakıldığını tahlil etmenin bir başka yoludur tarih. Romanda aslında bu açıdan bir de kıyas var. günümüz insanı ve algısıyla 11. asırda Anadolu’yu fethe gelenlerin algısının kıyası. Bu topraklara geldiğimizde heybemizde neler vardı? İnsanlara neler getirdik? Günümüzde heybemizde neler kaldı? Liseli bir genç olan Kürşat karakterinin tanıklığıyla bunu sorgulamaktadır roman. Romandaki olaylar baştan sona kadar Niksar’da cereyan etmektedir. Yani Ankara’da, İstanbul’da, Erzincan’da, Kütahya’da, Trabzon’da, Antep’te bir kişi kitabı eline aldığında Çanakçı Deresi’nin şırıltısı kulağında çınlayacak, Niksar Kalesi’nin heybeti hayalinde canlanacak, Ceğ, Hoşulu, Keten Deresi’nin patikalarında yürüyecek, Ayvaz’da serinlenecektir. Türkiye’nin her yerinde okurlar Niksar’ı soluyacaktır. Her şeyiyle bir kültür hazinesi olan Niksar edebiyatın da gündemine böylece girmiş olacaktır. Kızlar Aman en çok ilgiyi Osmanlıcadan dolayı gördü. Son yıllarda Osmanlıcaya karşı milletimizin ilgisi oldukça artmış, bu nedenle de her ilde birçok kurs açılmıştır. Ancak bu ilgiye rağmen ne yazık ki Osmanlıca sevdalılarının okuması için yeteri kadar Osmanlıca eser telif edilmemekte. Bu eksikliğin farkında olarak Kızlar Aman isimli eserin Osmanlıcasını da kaleme aldık. Böylece 1928’den bu yana ilk kez bir roman Osmanlıca metniyle birlikte telif edilmiş oldu. Bu da Niksar’a nasip olmuştur. Bu konuyu işleyen bir roman yazma konusunda aklımda ilk ışığın yanmasına Abdullah Yıldız Bey vesile olmuştur. Kendisine ayrıca bir kez daha teşekkür ediyorum. Tabi bunun yanında Niksar’ın bende bıraktığı izler de var. Yıllarca burada görev yaptık. Çok dostumuz oldu, çok hatıramız oldu. Niksar’ı hep hayırla yad ediyoruz. Öğretmenliğimin en verimli yıllarını burada geçirdim. O nedenle buradan muhakkak bahsedecektik. Böyle bir çalışmayla bahsetmiş olduk. Şu an ikinci kitabım için çalışmalarım devam ediyor. Eğitim içerikli bir kitap olacak. Şimdiden müjde de vermiş olalım, o da yine Niksar’dan bir örnek etrafında eğitimi anlatmaya çalıştığım bir eser olacak. Burada okuttuğum bir öğrencinin sekizinci sınıftan üniversiteye kadar yaşadığı süreci pedagojik açıdan ele alıyorum. “Kara Tahta Beyaz Hayat” İnşallah bu yıl içinde yayımlanmış olacak. Uzun yıllar kendi kendimize bir şeyler karalıyorduk. Çeşitli yerlerde yayımlanan yazılarımız da oldu. Ancak kitap çıkarma cüretini ilk kez gösterdik. Aslında bir tedirginlik de yok değildi içimde. Farklı bir duygu. Bir anda bütün insanların eleştirisine tüm kapılarınızı açmış oluyorsunuz sonuçta. Eleştiriler de aldık. Ancak gösterilen ilgi kitap yazma konusunda bizi fazlasıyla motive etti. Bu nedenle yeni bir müellif olarak ben tüm okurlarıma özellikle de Niksarlılara teşekkürü borç biliyorum.