KAZAKİSTAN EDEBİYAT VE KÜLTÜR ŞÖLENİ

Kazakistan Yazarlar Birliği ve Tokat Kültür Derneği işbirliği ile 28 Nisan- 1 Mayıs 2014 tarihleri arasında Gerçekleştirilen “TEK AMAÇ, TEK AN, TEK GELECEK” isimli Türk Soylu Halkların Edebiyat ve Medeniyet Günleri çok büyük bir ilgi gördü.

 

Tokat Kültür Derneği ve Kümbet Altında Edebiyat Dergisi ailesi olarak Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA)’nın katkıları ile gerçekleştirilen bu etkinliğe ülkemizi temsilen Ünal Kar(Tokat), Yıldırım Akgül(Tokat), Sevil Piriyeva(İstanbul), Aynur AÇIKGöz(İzmir), Fatma Hatun Esen(Samsun), Mustafa Berçin(Çanakkale), Muhsin Karaman(Ankara)  ve Mustafa AyvalI(Amasya) katıldılar.

28 Nisan 2014 günü Şimkent Havaalanında yerle kıyafetler içersinde bizlere çiçekler sunan Kazak Kızları ve karşılama merasimi çok güzel ve duygu yüklüydü. İstanbul üzerinden Almaata aktarmalı Şimkent Şehrine geldik. Bizleri burada kendisini geçen yıl Tokat’ta ağırladığımız Kural KÖMEK başta olmak üzere Kazakistan Yazarlar Birliği Temsilcisi Abilda aymak, Şımkent Şehri ``Nur Otan`` Partisi Başkanı Ömirzak Perdebekulı MELDAHANOV, Eğitimci-Yazar Allahverdi PİRİYEV ve Güney Kazakistan Eğitim ve SpOrganizatörü Süleyman Ğayni karşıladı.Düzenlenen gezi hakkında Şair yazar Ünal Kar Kazakistan düzenlenen tekinlik hakkında açıklamalarda bulundu. Kar ‘’Tokat Heyetimizin otele yerleşmesinden sonra öğle saatlerinde etkinlik faaliyetleri de başlamış oldu. İlk önce Şimkent Valisi Darhan Satıbaldı makamında ziyaret edildi. Bu ziyarette heyet başkanı olarak Ünal Kar etkinlik ve amaçları hakkında kısa bir bilgi verdi.

“Türkiye Kazakistan dostluk ve kardeşliğinin kültür, sanat ve edebiyat alanlarında en yüksek seviyeye çıkartılması amacımızdır. Karşılıklı heyetler davet etmek suretiyle iki kardeş ülkenin bir biri ile olan köklü geçmişinin asırlardır süren hasretin kucaklaşmaya dönüşmesi ve her iki kardeş ülke halkının birbirlerini daha yakinen tanımalarını sağlayacak faaliyet ve etkinliklere imza atmaktak amacımızdır. Bizler aynı ağacın dallarıyız. Yüreğimiz bir, özlemlerimiz bir, örflerimiz ananelerimiz birdir. “Bir Amaç, Bir an ve Bir Gelecek” sloganı ile tüm dünya üzerindeki kardeş toplulukların birbirlerini sevgi ve muhabbetle kucaklaşması özlemlerimizin en büyüğüdür.  Bu vesile ile sizlere Türkiye’den kucaklar dolusu selam ve sevgi getirdik.”

Daha sonra Şimkent Valisi Darhan Satıbaldı bu etkinliğin kendileri için çok anlamlı olduğunu, Türkiye’den gelen kardeşlerini ağırlamaktan onur duyduklarını ifade etti. Bu ziyaret esnasında Şimkent  Şehri  Nur Otan Partisi Şube Bşk. Meldehanov Ömirzak Perdebekoğlu, Ahıska Türkleri Dernek Başkanı, Avukat Latipşah Assanov, Uktü Sosyal Organize ve Medeni İşleri Bşk Yrd. Bahitcan Kalmirzaoğlu, Şimkent Şehri Meclis Milletvekili, Özbek Kültür Merkezi Başkanı, Özbek Tiyatro Müdürü İkramcan Haşimianov ve Tercüman Spandiyar Kurbanoğlu hazır bulundu.  Şair ve yazarlarımız kitaplarını hediye ettiler. Daha sonra kent müzesi ve şehir gezileri yapıldı. Akşam Şimkent Valisi tarafından konukların onuruna verilen yemekte buluşuldu. Kazakistan misafirperliğinin çok güzel bir örneğinin sergilendiği bu güzel yemekte Kazak halk kültüründen esintiler gösterildi. Gecenin geç saatlerine kadar süren güzel gecede tüm katılımcılara söz verildi ve herkes duygu ve düşüncelerini paylaştı.

29 Nisan 2014 günü heyetimiz programın bir diğer ayağı olan Ahmet Yesevi Üniversitesinde düzenlenecek panele katılmak ve yine Hoca Ahmet Yesevi Türbesini ziyaret etmek üzere Türkistan’a gidildi. Şimkent şehrinden yaklaşık 160 km uzakta olan Türkistan Şehrine ulaştığımızda heyecan ve duygusallığımız hat safhaya ulaşmıştı. Bizler için kutsal sayılan topraklara ulaşmış olmak, Hoca Ahmet Yesevi Hazretlerinin makamını ziyaret etmemiz ve ona dualar etmemiz şüphesiz yüreğimizde yanan Türk İslam ateşinin en büyük sonucu olsa gerek. Türbe ziyaretinden önce Türk-Kazak Üniversitesi olan Ahmet Yesevi Üniversitesine geçtik. Bizleri Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Nevzat Şimşek ve arkadaşları karşıladı. Konferans salonunda öğrenciler ile kucaklaşmamız çok güzeldi. Birçok kardeş ülkeden eğitim için burada bulan gençlerimizin tebessüm yüklü gözleri bizlere ilaç gibi geldi. Panelde Ünal KAR, Yıldırım AkgüL, Fatma Hatun Esen, Mustafa Berçin, Mustafa AyvalI ve Süleyman Ğayni konuşmalar yaptı. Daha sonra öğrencilerin sorularına cevaplar verildi. Çok sıcak birtamda gerçekleştirilen panelin ardından şiir dinletileri ve müzik gösterileri öğrenciler tarafından sunuldu. Program sonrası Üniversitemize hediyeler verildi ve Üniversite tarafından katılımcı şairlere teşekkürler belgeleri sunuldu. Üniversite bünyesinde oluşturulan tarih müzesi gezildi ve hatıra defterine katılımcılar tarafından düşünceleri yazıldı. Öğle yemeğini öğrenciler ile birlikte yedikten sonra Türkiye Kazakistan dostluğunun en büyük temel taşlarından biri olan bu saygın üniversiteden ayrıldık.

Yolumuz Türk İslam sentezinin mimarı ve odak noktası olan Hoca Ahmet Yesevi Türbesine ulaştığında herkesin gözleri dolmuş ve duygusallığımız yaş olarak yanaklarımızdan aşağı o kutsal topraklara damla damla akıyordu. Türbe ziyaretimiz esnasında mihmandarlar tarafından verilen bilgiler dinlendi. Namazlar kılındı ve dualar okundu. O büyük âlimin yaşadığı her nokta tek tek gezildi. Özellikle yer altı mescidi olarak adlandırılan bölümde Hoca Ahmet Yesevi Hazretlerinin 63 yaşına geldiğinde kendine kuyu gibi bir yer hazırlattığı ve geri kalan ömrünü bu kuyu içinde geçirdiğini öğrendiğimizde gözlerimizden yaşlar boşandı. Bunun sebebini öğrendiğimizde O büyük zatın huzurunda olmanın ne kadar değerli olduğunu anlamamıza bir kez daha vesile olmuştu. Peygamber efendimizin 63 yaşında vefat etmesi ve Hoca Ahmet Yesevi’nin de 63 yaşından sonra kendisinin de toprak yüzünde yaşamasının uygun olmadığını ve bu suretle geri kalan yaşamını burada geçireceğini ifade etmesi ne kadar güzel bir davranış. Orada yaşaması O yüce şahsiyetin Peygamber sevgisinin büyüklüğünü göstermektedir. Böylesine değerli bir büyüğün evladı olmak, aynı kandan gelmek benim için çok büyük bir onur ve bunun için Rabbime sonsuz şükür olsun.

Türkistan; hayallerimizde, rüyalarımızda, özlemlerimizde yaşayan güzel şehir. Sende olmak öylesine anlamlı ve değerli ki ayrılık saati geldiğinde hüzünlenmemek elde değil. Dua ve buğulu gözlerle veda ettiğimiz ata yurdumuz Türkistan’dan dönüş yolculuğu başladı.

Yol boyunca birçok yerleşim yeri geçildi. Tarım ve hayvancılık ile geçinen bu bölge halkının çalışkanlıkları tarlalardan boy gösteren birçok farklı tarım bitkisi ile kendisini gösteriyordu. Bazı yerlerde deve sürüleri, yılkı atı sürüleri görmek bir başka güzeldi.

Şimkent’e ulaştığımızda Özbek konukseverliğini örnekleri verilen bir akşam yemeğine katıldık. Burada da diğer sofralarda olduğu gibi zengin bir kültür görmek şaşırtmadı bizi. Öylesine özenli hazırlanmış ki sofralar kardeşlerimizin sevgi ve muhabbetlerinin sıcaklığını birbirinden farklı yiyeceklerde görmek mümkündü.

Yemek sonrası bir düğüne katıldık. İstanbul Medeniyet Üniversitesinde Öğretim Görevlisi olarak çalışan Yrd. Doç.Dr. Sevil Piriyeva ile Avukat Muhsin Karaman çiftinin mutlu gününde olmak bizim için tam bir sürpriz oldu. Ahıska Türklerine ait bir düğündü ve çok coşkun ve keyifli geçti. Her iki dostumuza ömür boyu mutluluklar dilerim.

30 Nisan 2014 günü Sanat Koleji ziyareti gerçekleştirdik. Burada öğrencilerin el yapımı sanat eserlerini gördük. Onların müzik becerilerini izledik. Şiir dinletisi gerçekleştirdiğimiz bu güzel okulda öğretmen ve öğrencilerin bizlere olan sıcak yaklaşımı bizleri fazlasıyla memnun etti. Burada özellikle Kolej Müdiresi Sakyn Sultan Hanımefendiye tebrik ve teşekkürlerimi bildirmek isterim. Öğrenciler tarafından gerçekleştirilen gösterilerin ardından okul kütüphanesine kitaplar hediye edildi ve konuklara armağan edilen el emeği eserlerden hediyelerin takdiminden sonra ayrıldık.

Bir sonraki durağımız Hoca Ahmet Yesevi’nin anne ve babasının türbelerinin bulunduğu Sayram Şehrini ziyaret ettik. Bu tarihi şehirde opera ve tiyatro binalarını, tarih ve etnoğrafya müzesini ve türbeleri ziyaret ettik. Ziyaret esnasında Prof.Dr. Mirahmet Mİrhaldaroğlu bizlere eşlik etti ve bu türbeler hakkında bilgiler verdi. Öğle yemeğinin ardından Şimkent’e döndük.

Şimkent Sanat Eğitim Merkezi olan Öğrenci Sarayında bizleri bekleyen muhteşem bir gece olacağını hayal bile edemezdik. Önce tük Türk Soylu ülkelere ait yerel giysilerin tanıtımının yapıldığı bir müzeyi gezdik ve daha sonra öğrenciler ve soydaşlarımız ile dolu bir konferans salonunda büyük tezahüratlar ile karşılandık. O kadar büyük bir sevgi seli içine düşmüştük ki anlatılması mümkün değil. Konuşmalar ve şiir dinletilerinden çok o gençlik merkezinde yetiştirilen 5 yaşından 22 yaşına kadar birçok öğrenci tarafındantaya konulan gösteriler muhteşemdi. Farklı Türk kültürlerine ait dans ve gösteri grupları kendilerine ait yerel kıyafetler ile olağan üstü bir profesyonellik ve beceri ile bizlere gösterilerini sundular. O minik çocuklarımızın gözlerindeki ışıltılar her birimizin kalplerinin yıkanmasına yol açtı diyebilirim. Saatler dursaydı ve keşke zaman asla geçmeseydi dediğim anlardan bir anı yaşamak gerçekten güzeldi. Öğrenciler tarafından yapılan giysilere ait defile gösterilerinden tutun, folklörneklerinin tiyatral bir gösteri şeklinde verilmesi harikaydı. Tüm şair dostlarımız ile birlikte burada da duygu ve düşüncelerimizi paylaştık konuşmalar yaptık şiirler okuduk. Günün sonunda bizleri ağırlayan değerli dostlarımıza bizler hediyeler takdim ettik, onlar da bizlere hediyeler takdim ettiler. Kazak milli kıyafeti giydirmeleri ve etkinlik sonrasıada bulunan yüzlerce öğrenci ve insanla kucaklaşmamız mutlu ve heyecanlı bir sondu.

Bu gezide gördük ki Kazakistan’da yaşayan kardeşlerimiz örf ve geleneklerini çok iyi korumuşlar. Sanat, kültür ve edebiyatlarına çok büyük değer vermektedirler. Uçsuz bucaksız Kazakistan topraklarının büyüklüğünde bir yüreğe sahip soydaşlarımızla aynı nefesi almak, onlarla sohbet edip kucaklaşmak vetak değerler üzerinden geleceğe adımlar atmak şahsım adına büyük kazanım diye düşünüyorum.

1 Mayıs 2014  günü Kazakistan’da Milli Birlik Bayramı olarak kutlanmaktadır. Ve bizler bu güzel bayramdaada olma şansını yakaladık. Onların coşkusunatak olduk. Bu güzel bayram günü Almata Havaalanından uçtuğumuzda uçağın o minicik penceresinden gözlerimiz o uçsuz bucaksız topraklara hayat veren Tanrı Dağlarının heybeti ve güzelliğine takılı kaldı. Asya’dan bugünkü topraklarımıza göçün başladığı o kutlu dağ karşımızda bizleri selamlıyordu.

Özlem ve heyecanla koşup geldiğimiz ata yurdumuzda yüreğimizin boşluğunu doldurmuş olmanın verdiği huzurla dönerken tatlı bir hüzünde çökmeye başlamıştı.

Bu üç gün süren etkinlikte emeği geçen özellikle can kardeşim, dostum Sanayı Koleji Müdürü Kural KömeK’e ve Şımkent Şehri ``Nur Otan`` Partisi Başkanı Ömirzak Perdebekulı Meldahanov ile Güney Kazakistan Eğitim ve SpOrganizatörü Süleyman Ğayni’ye tekrar tekrar teşekkürlerimi gönderiyorum. Bu etkinlik sürecinde tercümanımız olarak yanımızdan ayrılmayan ve bizim dilimiz kulağımız olan Spandiyar Kurbanoğlu’na da teşekkürlerimizi gönderiyoruz.

Bizi her anımızda sıcak sevgileri, dostlukları ve misafirperlikleri karşılayan ve ağırlayan emeği geçen tüm dost ve kardeşlerimize heyetim ve şahsım adına bir kez daha şükranlarımı gönderiyorum.

 Edebiyat, kültür ve sanat adına gerçekleştirilen buganizasyonların devamı kuşkusuz gelecektir.

“BİR AMAÇ, BİR AN, BİR GELECEK” sloganı yakın zamanda eminim tüm Türk halklarınıntak sloganı olacaktır. Bizler farklı ülkelerde yaşayan aynı yüreklerin sevgi ve dostluğu adına büyük bir görev bilinci ve sorumluluğu ile çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Dilerim bizlerin yaşadığı bu güzellikleri tüm dostlarımız yaşar.

Dilerim sevgi, dostluk ve barış adına herkes elinden geldiğince yüreğinitaya koyar.