Milletvekili Dr. Reşat Doğru yaptığı açıklamada; ``AKP iktidarı terör sorununu çözeceğim diyerek yanlış üzerine, yanlış yapmaya devam ediyor. Analar ağlamasın denince her kez farklı değerlendirerek, sanki çok güzel şeyler olacakmış anlamı çıkıyor. Anaların ağlamasını, ağlatılmasını hiç kimse isteyemez. Ancak, acaba kimler analarımızı ağlatmıştır.
Asker, polisin, öğretmenin, sağlık görevlisinin, kaymakamın ve garip vatandaşın anasını acaba niçin ağlatmışlardır. Bu insanlar evlatlarını kardeşlerini, eşlerini kendi özel işleri için mi vatana feda etmişlerdir. Yaralanan, uzuvlarını kaybeden yüzlerce asker, polis kardeşimiz boşuna mı uzuvlarını bu vatan ve millet için vermişlerdir.
Ankara da Bilkentteki TSKya ait Fizik Tedavi Rehabilitasyon merkezine gidince yüreklerimiz yanıyor, kanıyor. Orada yüzlerce çatışmada ve mayın patlaması sonucu çeşitli uzuvlarını kaybetmiş yüzlerce kardeşimiz bulunuyor. Bu insanlar her şeylerinitaya koyarak niçin mücadele etmişlerdir. Yaralanan gazi olan, şehit olan kardeşlerimizin hakkını nasıl ödeyeceğiz.
Şehidin kardeşine, yakınına iş vererek maaş bağlayarak her şey çözülüymu sanıyorsunuz? Ateş hepimizin yüreğini yakıyama anaların, babaların, kardeşlerin gönülleri beyinleri nasıl yanıp tutuşuybiliymusunuz?
Başbakan sözde akil adamlar toplantısında kalkmış helalleşmeden bahsediyor. Bu nasıl olacak, yürekler nasıl soğuyacak, bunu da anlatması gerekiyor.
Bakınız 7 Nisan tarihli Hürriyet gazetesinde Samsunlu şehit astsubay İrfan Namlının annesi 76 yaşındaki Bedriye Namlı Başbakanın helalleşmeyle ilgili sözlerine sert bir şamar atar şekilde nasıl tepki gösterdi.
Anne Bedriye Namlı diyki Biz kimsenin kanını akıtmadık, kimsenin canını almadık. Kiminle neyi helalleşmemiz isteniyor. Benim ciğerimi söktüler, beni ciğersiz bıraktılar, mavi gözlü paşamı benden aldılar. Şehit ettiler. Biz kimseye bir şey yapmadık. Biz kimseye düşman olmadık. Hakkımı helal etmiyorum.
Bu yaşlı anne bütün annelerintak duygu ve düşüncelerini dile getiriyor. Şehit yakınları, anneler avazları çıktığı kadar bağırarak, bizim yerimize, helalleşme hakkını kimse veremez diyorlar.
Şehit anneleri ve yakınlarının, gazilerin feryatlarını duymak mecburiyetindeyiz. Yüce Türk milleti planlı bir şekilde çok ağır bir bunalıma sürüklenmektedir. Bütün değerlerimiz yok edilmeye çalışılmaktadır. Çözüm süreci denen ihanetin dozu, her geçen gün artmakta, yayılması içinde hummalı bir çalışma yapılmaktadır.
Topluma âkil insanlar diye taktim edilen, 63 kişi, çözüm değil, çözülme sürecinin aktörleridir. Bu insanlar AKP ve BDPnin, sonuçta PKKnın isteklerini ve yapılmasını istediklerini anlatma ve kabul etme ile görevlendirilmişlerdir.
Televizyonlara, yandaş kanallara çıkarak milliyetçileri suçlamakta, çözülme sürecine katkı sağlamaya çalışmaktadırlar. Ancak unutulmamalıdır ki Yüce Türk milleti yıkıma, çözülmeye, birliğimizin bozulmasına, vatanın parçalanmasına hiçbir zaman müsaade etmeyecektir.
Türk milletine karşı uygulanan fitne ve bozgunculuk oyunları mutlaka bir gün bozulacaktır.
Ancak YÜCE TÜRK MİLLETİNİN EVLATLARI, YAPILANLARI HİÇBİR ZAMAN UNUTMAYACAK, HER TÜRLÜ İHANETİN HESABINI DA BİR GÜN MUTLAKA SORACAKTIR.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!..