Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Dönem Sözcüsü Ertan Uysal, İnsanca Yaşam, Güvenceli İş-Güvenli Gelecek, Demokratik Bir Türkiye talebiyle grev başlattıklarını söyledi.
KESKe bağlı Eğitim-Sen ve SES üyeleri ülke genelinde olduğu gibi Tokatta yer altı çarşı üzerinde toplanarak genel greve destek verdiler. Davul zurna eşliğinde halay çeken sendika üyeleri adına açıklamada bulunan KESK Dönem Sözcüsü Ertan Uysal, Kamu yararınıntadan kaldırılmasına, kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına, performansa göre ücretlendirmeye, esnek, güvencesiz, kuralsız çalışmaya, siyasi kadrolaşmanın son durağı hükümet memurluğuna, iş ve ücret güvencemizin adım adımtadan kaldırılmasına karşı insanca yaşam, güvenceli iş-güvenli gelecek, demokratik bir Türkiye için grevdeyiz dedi.
Kamu emekçilerinin çözüm bekleyen onlarca sorunuta yerde dururken AKP iktidarının TBMMye yeni bir Torba Yasa tasarısı sunduğunu söyleyen Başkan Uysal, Söz konusu tasarı ile başta 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu olmak üzere pek çok kanunda, kanun hükmünde kararnamede değişiklik öngörülmektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile aylardır yaptığımız toplantılarda taraflar olarak üzerinde uzlaşma sağladığımız hiçbir konuya yasa tasarsında yer verilmemiştir. Yıllardır kadro bekleyen yüz binlerce sözleşmeli ve geçici personelin beklentisi boşa çıkartılmıştır. Sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi, 2005 yılından sonra göreve başlayan kamu emekçilerine bir derece verilmesi, disiplin cezalarının affı, yardımcı hizmetler sınıfına dâhil personele ek gösterge verilmesi, 399 sayılı KHKye tabi sözleşmeli personelin, memurlara tanınan izin haklarından aynı şekilde yararlanması, kadın memurlara hamileliğin başlangıcından itibaren ve analık izninin bitiminden itibaren bir yıl süreyle gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilmemesi gibi sorunların çözümü için kanun tasarısı taslağı hazırlanmasına rağmen bugüne kadar en küçük bir adım dahi atılmamıştır.
Kamu emekçilerine 28 Şubat şoku yaşatılmıştır
Peki, ne var bu torbada? Bu torbada, kamuda üst düzey yönetici olarak atanabilmek için gerekli koşulların alt üst edilmesi dolayısıyla kariyer ve liyakat ilkesinin tamamentadan kaldırılması vardır. Bu torbada, Hükümet memuru yaratarak zaten doruğa çıkan siyasi kadrolaşmanın önündeki son kalelerin de işgali vardır. Kamu Hastaneleri Birlikleri düzenlemeleri ile hastanelerin yönetimine özel sektörden yüksek maaşla sağlıkçı olmayan CEO ların atanmasına benzer bir uygulamanın tüm kamu alanında genelleştirilmesi vardır. AKPnin bu son torbasında işe göre personel değil yandaşa göre iş-mevki yaratma vardır.
Diğer taraftan tasarı ile kamu emekçilerinin disiplin cezalarının affı beklentisi de boşa çıkarılmaktadır. Başından beri yüz kızartıcı suçlar dışında kalan tüm disiplin cezalarının affedileceği beklentisi yaratılan kamu emekçilerine 28 Şubat şoku yaşatılmıştır. AKP iktidarına göre disiplin suçları nedeniyle 28 Şubat sürecinde memuriyetten çıkarılanlardan başka mağdur olan kamu emekçisi bulunmamaktadır.
Bildiğiniz gibi Anayasa Mahkemesi bu yılın başında 666 sayılı KHKnın bazı maddelerinin iptaline ilişkin başvuruyu değerlendirerek kararını açıklamıştır. Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararı ile 666 KHKnın kamu kurumlarının çok büyük bölümünde fazla mesai ücretinitadan kaldıran 15. Maddesi iptal edilmiştir. Ancak bu torba tasarı ile Anayasa Mahkemesinin kamu emekçileri lehine verdiği bu önemli karartadan tekrar kaldırılmak istenmektedir. Dolayısıyla bu torbada fazla mesai ücretinin tamamen kaldırılmasıyla kamu emekçilerinin sefalet koşullarına itilmesi vardır.
Eğer kamu emekçilerinin başına örülmek istenen bu torba yasa tasarısı yasalaşırsa;
Kamuda, Müdür, İl Müdürü, Daire Başkanı kadrolara yapılacak atamalarda aranan sırası ile 8, 10 ve 12 yıllık hizmet süresi 5 yıla indirilecek.
Genel Müdür ve üstü kadrolara atanmada yine 5 yıl hizmet yeterli olacak. 5 yılın hesabında bu kez özel sektördeki süreler de değerlendirilecek. Üstelik bu kadrolara daha önce hiç memuriyeti olmayanlar da atanabilecek.
Müdür ve üstü kadrolara atanmada belirli süre o kurumda çalışmış olma, belirli bölümleri bitirmiş olma gibi şartlar aranmayacak.
Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı gibi kurumlardaki üst düzey kadrolara meslek mensubu olmayanlar da atanabilecek. Adalet Bakanlığındaki üst düzey kadrolara İlahiyat Fakültesi mezunu, meslekle uzaktan yakından ilgisi olmayanlar atanabilecek.
Böylesine önemli görevlere atanmada tek kriter sadece ve sadece AKP yandaşlığı olacak. Kamuda yıllarca hizmet eden gerekli şart ve nitelikleri taşıyanların başına bu Yandaş-CEO-Tüccar takımı amir olarak atanacak.
Bunun adı, AKP iktidarına biatta kusur etmeyecek hükümet memurluğu yaratılmasıdır. Bunun adı siyasi kadrolaşmadır. Bunun adı, kamu hizmetinin sürekliliğinin yok edilmesidir.
Bugün kamu emekçileri olarak önümüzde iki yol var. Ya işimize, güvencemize göz koyanlara karşı geleceğimize sahip çıkmak için örgütlü mücadeleyi yükselteceğiz ya da AKPye biat eden hükümet memurluğu ile güvencesiz, esnek, kuralsız çalışmanın gönüllü kulları olacağız.
Kamu emekçileri iş güvencesi başta olmak üzere, kazanılmış haklarına nasıl sahip çıkıyoruz, Siyasi iktidarı kamu emekçilerinin seslerine taleplerine kulak vermeye çağırıyoruz. 657 sayılı DMK`yı değiştirerek kadrolaşmayı artırmayı öngören hükümleri derhal geri çekin.
Halkın mücadelesi karşısında hiçbir güç duramaz
AKP hükümeti 10 yılı aşkın bir süredir bu ülkeyi yönetiyor.10 yıldır baskıyla şiddetle yönetmeye çalışıyor. Artık yeni bir döneme giriliygezi parkı olayları ile birlikte. KESK başta olmak üzere toplumun örgütlü kesimlerine yönelik saldırılarının yanı sıra gittikçe şiddetlenen acımasız yönelimlere rağmen halkın günlerdir gece gündüz demeden yaşam alanlarına sahip çıkmak için sokaklardan ayrılmayışı yeni bir mücadele dönemine girildiğini göstermiştir dedi.
Gezi Parkı eylemleri dolayısıyla Başbakan dahil herkesi istifaya çağırıyoruz
Gezi parkı eylemleri hakkında da değerlendirmelerde bulunan Başkan Uysal, 5 Haziran`da KESK öncülüğünde yapılacak olan uyarı grevinin ne kadar haklı olduğu bu son yaşanan gelişmeler sonrasında bir kez daha net bir şekilde anlaşılmıştır. Türkiye`de emekçiler, halkın geniş kesimleri sadece çalışma hayatına yönelik saldırılara karşı değil, doğa ve bir bütün yaşam alanlarına yönelik her tür otoriter, faşist uygulamaya karşı sessiz ve tepkisiz kalmayacağını ve mücadelesini yükselteceğini göstermiştir.
Eğitim Sen olarak, günlerdir yaşanan polis şiddeti karşısında;
· Başta Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere, İçişleri Bakanı, Valiler ve Emniyet Müdürleri`nin derhal istifa etmesini istiyoruz.
· Birçok ilde gözaltında tutulan binlerce kişinin serbest bırakılmasını istiyoruz.
· Halkı aşağılayan, ötekileştiren, yoksullaştıran, haklarını gasp eden politikalardan vaz geçilmesini istiyoruz.
· Uzun süredir yürütülen piyasacı, muhafazakâr ve otoriter uygulamalara son verilmesini istiyoruz.
· Çoğunlukçu değil, eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik bir Türkiye`nin kurulması mücadelesi önünde engel olan tüm mevzuatın değiştirilmesini istiyoruz diye konuştu.