Eğitim İlke-Sen Genel Başkanı Doğan
Özlük, 21 Şubat Dünya Anadili Günü
vesilesiyle yaptığı açıklamada herkesin anadilinde öğrenim görme ve kamu
hizmeti alma-verme hakkının derhal sağlanması gerektiğini belirtti.
Özlük, yaptığı yazılı açıklamasında şunları söyledi. Dil, insanın
varlığını ifade imkânıdır. Toplumun varlığını sürdürmesinin en önemli aracıdır.
Kuran-ı Kerime göre ise her dil Allahın bir ayetidir ve insanoğlunun
dillerinin, renklerinin, kültürlerinin farklılığı, birbirini tanıması ve
birbiriyle kaynaşması içindir. Lakin tek tipçi zihniyetin ulus-devletlere hâkim
olduğu dönemden bugüne binlerce yıldır konuşulan birçok dil hızla yok olmuştur.
Kaybolan her dil, unutulan her kelime ise bir yoksunluğa yol açmıştır.
Mevcut sistem, kuruluşundan bugüne Anadoludaki dillerin
zenginliğine karşı amansız bir mücadele başlatmıştır. Türkçe dışındaki tüm
diğer dillerin varlığını kamusal alanda reddetmekle kalmamış resmi dil ilan
ettiği Türkçedeki kelimelere dahi kültürel bir savaş açmıştır.
Batılılaşma ve halkın geçmişle tüm irtibatını koparma adına kanun
zoruyla alfabe değiştirilmiş, dilde tasfiyecilik başlatılmış ve tüm bu resmi
politikalar neticesinde dilde, düşüncede, kültürde çok ciddi bir gerileme,
yozlaşma ve yoksullaşma başlamıştır.
Diğer tarafından onlarca yıldır Kürtçe başta olmak üzere birçok
dile kamusal alanda getirilen yasaklar, baskılar ve hatta acımasız cezalar
sadece bir dili değil bir halkı inkârın en büyük kanıtı olmuştur. Bunun anlamı
Allaha karşı isyandır ve bu insanlık dışı uygulamayı yapanlar şüphesiz büyük
bir zulüm işlemiştir. Geçmişin yanlışlarının bugün dahi devam ettirilmesinin
ise kabul edilebilir bir tarafı olamaz.
Biliyoruz ki yönetimde hak, hukuk ve adalet, sistemin keyfiyetine
bırakılamaz. Bir hakkın kullanılması ise kesinlikle herhangi bir siyasi
pazarlığın konusu olamaz. Bu sebeple okulda herkesin ana dilinde öğrenim
görmesinin, kamusal alanda anladığı dilde her türlü hizmetin alınmasının ve
verilmesinin önündeki engeller, herhangi bir sürecin sonucuna endekslenmeksizin
derhal kaldırılmalıdır.
Anadil konusunda özellikle eğitim sisteminde hızla atılması
gereken adımlar vardır. Bunun için de öncelikle tek tip bir kimliği,
ideolojiyi, inancı ve kültürü dayatarak farklı kimlikleri ve hayat tarzlarını
yok sayan eğitim anlayışı terk edilmelidir. Öğretim programlarından, ders
kitaplarına, ant törenlerine, ders içi ve ders dışı tüm etkinliklere kadar
milli eğitimin her aşamasını kuşatan tek tipçi, yasakçı ve inkârcı anlayıştan
mutlaka vazgeçilmelidir.
Eğitimde özgürlükçü adımların atılmadığı, anadil öğretimi ve
anadilde eğitim gibi hakların verilmediği, sivil eğitim kurumlarının önünü
kesen tevhid-i tedrisat uygulamasının sürdürüldüğü bir zeminde toplumsal ve
siyasal sorunların çözülmesi mümkün değildir.
Eğitim İlke-Sen olarak eğitimde dini, dili, tarihi, düşünceyi ve
edebiyatı resmi ideolojiye uygun olarak yeniden üreten, bu süreçte tahrif ya da
tahrip edemediğini inkâr eden mevcut yaklaşımın yerine toplumun farklı
kesimlerinden gelen ihtiyaç ve talepleri göz önünde bulunduran bir yaklaşımın
tesis edilmesi gerektiğini savunuyoruz.
Tüzüğümüzde de ifade ettiğimiz gibi Eğitim İlke-Sen, farklı
toplumsal grupların, inançların, dil ve kültürlerin eğitim sisteminde
ayrımcılığa ve inkâra maruz kalmasını hak ihlali olarak kabul etmektedir.
Bütün dil ve renklerin Allahın ayetlerinden olduğu inancından
hareketle, herkesin anadilinde eğitim görebilmesinin önündeki engelleri
kaldırmayı temel görevlerinden biri saymaktadır.
21 Şubat Dünya Anadili Günü vesilesiyle, bütün dillere özgürlük talebimizi bir kez daha dile getiriyoruz.