Yakın bir tarihte gerçekleşecek Oda seçimleri öncesinde 2009-2013 döneminin son meclis toplantısı Meclis Başkanı Ahmet Orhan Gürgünoğlu başkanlığında yapıldı.
Toplantıda Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Arat, mevcut yönetimin dönem içerisinde yapmış olduğu faaliyetlerle ilgili genel bir bilgilendirme yaptı.
Meclis Başkanı Ahmet Orhan Gürgünoğlu, dönemin son toplantısında meclise hitaben gündem dışı bir konuşma yaptı. Ticaret ve Sanayi Odalarına neden ihtiyaç duyulduğu ve kurulma amacı ile ilgili Meclis Üyelerini, bizzat yaptığı araştırma ve bu araştırmaların sonucunda elde ettiği bilgiler üzerinden bilgilendiren Gürgünoğlu, görev yaptığı süre içerisindeki en büyük kazanımının mevcut meclis üyelerini yakından tanımış olmak olduğuna vurgu yaptı.
Başkan Gürgünoğlu; ``Osmanlı Devletinde ticaretin gelişmesine hizmet verecek ticaret odalarının kurulmasına dair ilk fikirler Sultan Abdulazizin saltanatının son aylarında gündeme gelmiş; ancak bu fikirlerin gerçeğe dönüşmesi 1882 de Sultan ll. Aldülhamit döneminde, DERSAADET TİCARETODASININ kuruluşu ile mümkün olmuştur.
Odanın kuruluşu, Osmanlı devletinin XlX yüzyılda modernleşme yolunda attığı önemli adımların bir sonucuydu. Osmanlı devlet adamları, gelişen ve büyüyen Avrupa karşısında, geleneksel kurumlarla devletin ayakta kalabilmesinin imkansız olduğunu anladılar. Baştadu olmak üzere, devletin bütün kurumlarını Batıdaki yeni gelişmeleri de dikkate alarak, reforme ederek, yeniden yapılandırmaya başladılar. Yeniden yapılanma konusunda şüphesiz en iyi örnek, Ticaret ve Sanayide büyük atılımlar gerçekleştiren batılı devletlerdi.
Osmanlı aydını, ülkesini seven herkesi sanayi ve ticareti teşvik etmeye çağırıyor. İktisat ve ticarette teşebbüs hürriyetini savunuyordu. Zira artık belli olmuştu; güçlü bir devletin varlığının ilk şartı, sağlam bir ekonomiydi. Bu gerçekler ışığında Ticaret odalarının kuruluşu ile ilgili karar 19 Ocak 1880 de ll. Abdülhamit tarafından onaylandı.
Ticaret odasının ilk başkanı Aristakis Azaryan efendi oldu. Yapılan 2 yıllık çalışma neticesinde 14 Ocak 1882 tarihi itibariyle Osmanlı Devletinin ilk ticaret odası olan İstanbul Ticaret Odası fiilen tarih sahnesine çıktı.
1882 yılında atılan adım, 1910 yılında Ticaret ve Sanayi Odaları Nizamnamesi yayınlanmasıyla günümüze ulaşmıştır.
1897 yılında odanın Osmanlı sanayisinin gelişmesi yolundaki önerileri şunlardı;
Yerli sanayi ürünlerinin yabancı mallarla rekabet edebilmesi için devletçe gerekli tedbirlerin alınması.
Yerel sanayi tesisleri için gerekli olan ancak ülke içinde imal edilemeyen makine, alet, cihaz ve benzeri temel teçhizat ve eşyadan hiçbir şekilde vergi alınmaması.
Sanayicilerin ihtiyaç duyduklarında finansman desteği sağlayacak bir BANKA tesis edilmesi.
Mensucat sanayinin gelişmesi amacıyla, eski üretim usulleri yerine modern tekniklerle imalat yapabilecek elemanların yetiştirilmesi için sanayi mektebinden mezun olan öğrencilerin eğitim için Avrupaya gönderilmesi.
Deri işleme atölyelerinin mahalli yönetimler veya belediyelerce bir takım gerekçeler ileri sürülerek sık sık kapatılmaması.
Odamızın tarihçesini kısaca irdeledikten sonra; günümüz Türkiyesinde ve memleketimiz Tokat için önerilerimizi sıralayarak SON MECLİS toplantımızda sizlere veda etmek istiyorum.
Özetleyecek olursak;
Toplum olarak daha duyarlı olmalıyız.
BÜROKRASİYİ SADAKAT esasına göre değil, LİYAKAT esasına göre şekillendirmeye çalışmalıyız.
Dürüstlüğü, bireylerin inisiyatifinden kurtarıp; Sistemi dürüst hale getirmeliyiz.
Birlikte düşünüp, birlikte hareket etme kültürünü kazanmalıyız.
Yerel yönetim ve yerinden yönetimin ne anlama geldiğini iyi kavramalıyız.
Kaynak ve zaman israfına dur demeliyiz.
Meslek lisesi, memleket meselesi sözünü iyi anlayıp gereğini yerine getirmeliyiz.
KAYIT DIŞILIĞA kayıtsız kalmamalıyız.
Kurumsallaşmak için çaba sarf etmeli; planlı ve programlı çalışmalıyız.
Eğitim; daha iyiyi ve daha güzeli üretmek içindir felsefesini unutmamalıyız.
Hukukun üstünlüğüne inanmak ve hukuk sistemimize sonsuz bir güven duygusuyla bağlanıp; bir gün adaletin hepimize gerekeceğini unutmamalıyız.`` dedi
Başkan Gürgünoğlu konuşmasını, Mayıs 1919 da Ulu Önder GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRKün; ``Sessiz, durgun, başı eğik kalmayınız. Uyanınız! Milli bağımsızlığımızı çiğniyorlar. Haklarınızı savunmak için birleşiniz. Düşmanın karşısına dikiliniz. Sesinizi duyurunuz, bütün dünyaya; ben Türküm, bağımsızlık bana atalarımdan miras kaldı, Onu sana vermem diye haykırınız.`` sözleri ile bitirdi.
