USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

Eğitim Bir-Sen Tokat Şube Başkanı Şaban Ceylan, 28 Şubat sürecinin bin yıl sürecek denildiğini ancak 10 yıl bile sürmediğini aktararak, “Çünkü “Küfür devam eder, zülüm devam etmez” buyrulmuştur” dedi.

Eğitim Bir-Sen Tokat Şube Başkanı Şaban Ceylan, 28 Şubat sürecinin bin yıl sürecek denildiğini ancak 10 yıl bile sürmediğini aktararak, “Çünkü “Küfür devam eder, zülüm devam etmez” buyrulmuştur” dedi.
02-03-2015 11:11
Google News
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde milli iradenin darbelerle hükümsüzleştirilmeye ve darbe anayasalarıyla vesayet altına alınmaya çalışıldığını belirterek, bu dönemin darbeler ve muhtıralar tarihi olarak ele alınabileceğini başka bir açıdan ise milli iradenin varlık mücadelesi olarak da ele alınabileceğini kaydetti.
“23 Nisan 1920`de “Hâkimiyet, bila kayd ü şart milletindir” serlevhası altında millete dayanan bir yönetim biçimi olarak sunulan yeni rejim, 1950 yılına kadar milletin iradesinin devletin yönetimine yön verecek rüşde sahip olmadığı düşüncesiyle milli iradenin belirleyiciliğini dikkate almadan “millete rağmen”ci bir yaklaşımla devleti yönetmiştir” diyen Ceylan, “Millet, kendisine dayandığı belirtilen ancak demokratik işleyişin bulunmadığı ve dolayısıyla üzerinde etkisinin olmadığı bir yönetme biçimine karşı varlıktaya koyarak 1950`de `Yeter! Söz Milletindir` demek suretiyle yönetime el koymuştur. Milletin iradesine sahip çıkması karşısında vesayetçi yapı kendisini 1960`ta darbeyle göstermiş ve ardından milletin gerçek manada idareye hâkim olmasını önlemek üzere anayasal tedbirler almıştır. Milletin tekrar kendini gösterdiği ya da buna uygun belirtileritaya koyduğu dönemlerde, 1971`de, 1980`de ve 28 Şubat 1997`de olmak üzere hep darbeler ve muhtıralarla millet hizaya sokulmuştur” diye konuştu.

“Maddi ve manevi tahribat”
28 Şubat postmodern darbesinin, maddi ve manevi tahribat oluşturduğunu söyleyen Ceylan, “Bu bakımından milletimizi onlarca yıl geriye götüren bir etkitaya koymuştur. 28 Şubat karanlığında gerçekleştirilen yolsuzluklar, usulsüzlükler, hortumlamalarla milletin bütün bir maddi varlığı tarumar edilerek ekonomik yönden tahribat yapılmıştır. Ancak asıl tahribat değerler üzerinde gerçekleştirilmiş, milletimizin bin yıllık medeniyet değerlerinden koparılması ve nesillerin köklerinden habersiz yetiştirilmesi için düşmanca tutum takınılmış ve hak-hukuk-adalet gibi kavramların ayaklar altına alındığı uygulamalara imza atılmıştır” şeklinde konuştu.
“Asıl hedef dindarlar”
Ceylan, Postmodern darbenin asıl hedefinin dindarlar olduğunu, asıl tahribatın dini kurumlar üzerinde gerçekleştirildiğini belirterek, şöyle devam etti: “İmam hatip liseleri ve Kur`an kurslarının kapatılması anlamına gelen katsayı adaletsizliği ve 8 yıllık kesintisiz eğitim uygulamaya sokulmuş, kamuda çalışan başörtülü öğretmenlerin görevine son verilmiş, mütedeyyin kamu personeli soruşturmalar, sürgünler ve göreve son vermelerle zulme uğratılmıştır”

“10 yıl sürmedi”
28 Şubat sürecinin bin yıl sürecek denildiğini ancak 10 yıl bile sürmediğini aktaran Ceylan, “Çünkü “Küfür devam eder, zülüm devam etmez” buyrulmuştur. Zulüm döneminin uygulamaları da, Eğitim-Bir-Sen`in güçlü kadrolarının öncülüğüyle iktidar tarafından peyderpeytadan kaldırılmış, mağdurların haklarının iadesine ilişkin kimi düzenlemeler de yine Eğitim-Bir-Sen`in takibi ve yönlendirmesiyle yapılmıştır” diye konuştu. 
“İbretlik ceza almalılar”
28 Şubatçıların bugün yargı önünde olduğunu belirterek, “Milyonlarca insanı etkileyen bir antidemokratik hareketi gerçekleştirenler yargı önünde ibretlik bir cezaya çarptırılmalıdır. Ancak mahkeme, pek çok mağdurun müdahil olma talebini, `doğrudan zarar görmemiş`  yaklaşımıyla kabul etmemektedir. Bu ifadeden anlaşılan, 28 Şubat mağdurlarının zarar gördüğü kabul edilmekte ancak illa hedef gözetilerek zarar verilme gibi berrak görüntü aranmaktadır. Bu tavrı kabul etmek mümkün değildir. Yine tüm dünyanın gözü önünde apaçık işlenen bir fiilde 28 Şubat sürecinin ticaret-ekonomi, medya, bürokrasi ve (sözde) STK ayaklarının yargı önüne hâlâ çıkarılmamış olması, yargılamanın salt birkaç TSK personeli üzerinden yürütülmesi yargılama sürecini başından beri sakatlamış olup hâlâ sürmektedir. Kısacası gerçek failler hakkındaki hakikat örtbas edilmeye devam edilmekte, yargılama bir gösteriye dönüşmektedir” diye konuştu.

“Atılan adımlar yetersiz” 
Ceylan, 28 Şubat sürecinde yaşanan ihlallerin/hak kayıplarının telafisi için atılan adımların yeterli olmadığını ifade ederek, şöyle devam etti: “Göreve iade noktasında takdir edilesi bir başarı sağlanmıştır. Ancak memuriyetlerine son verilen mağdurların, memuriyetten ayrı kaldıkları dönemlerin tamamı için mahrum kaldıkları özlük ve mali hakları iade edilmemiştir. Bu konuda kısmi bir düzenleme sağlanabilmiştir. Yine o döneme ilişkin sosyal güvenlik yönünden oluşan haksızlık giderilememiştir. 6353 sayılı Kanun, memuriyetlerine son verildiği tarih ile 2006 yılına kadarki dönem için sosyal güvenlik primlerinin kurumlarınca karşılanmasına imkân verse de, memuriyetten ayrı kaldıkları dönemin tamamı noktasında hiçbir düzenleme mevcut değildir.

Türkiye tarihinin en karanlık döneminde yaşanan mağduriyetlerin bütün izleri silinmelidir”
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
E-GAZETE TÜMÜ
aydem
ÇOK OKUNANLAR
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
TAKIMOPuanAV.
1Galatasaray3699+65
2Fenerbahçe3693+61
3Trabzonspor3764+17
4Başakşehir FK3758+10
5Beşiktaş3756+6
6Kasımpaşa3753-4
7Alanyaspor3751+3
8Sivasspor3751-8
9Çaykur Rizespor3750-8
10Antalyaspor3748-5
11Adana Demirspor3744-3
12Samsunspor3743-8
13Kayserispor3742-12
14Gaziantep FK3741-8
15Konyaspor3741-11
16MKE Ankaragücü3740-4
17Hatayspor3738-9
18Fatih Karagümrük3737-5
19Pendikspor3737-30
20İstanbulspor3716-47