Sağlık

TOKAD ve Eğitim İlke Sen tarafından düzenlenen eylem ile kamu Hastaneleri Birlikleri ile köprü ve yol satışları protesto edildi.

TOKAD ve Eğitim İlke Sen tarafından düzenlenen eylem ile kamu Hastaneleri Birlikleri ile köprü ve yol satışları protesto edildi.
31-12-2012 09:50

TOKAD ve Eğitim İlke Sen tarafından düzenlenen eylem ile kamu Hastaneleri Birlikleri ile köprü ve yol satışları protesto edildi.

Yer altı Çarşının üzerinde düzenlenen eylemde  gurup adına açıklama yapan Doğan Özlük, “Türkiye’nin neoliberal dönüşümü tam gaz devam ediyor. Çılgın bir özelleştirme furyasıyla halka ait olması gereken kamu varlıkları ve hizmet alanları sermayenin kâr hırsına peşkeş çekiliyor.” dedi.

Bugün, piyasalaşma yolunda atılan iki korkunç adımı protesto ettiklerini dile getiren Özlük, basın açıklamasında şunları söyledi. “ Bunlardan birincisi gerçekleri gizleyerek halka makyajlanarak anlatılan sağlıkta dönüşüm; diğeri ise halka ait olması gereken köprü ve yolların yerel ve küresel sermaye çevrelerine devredilmesidir.

Arkadaşlar,

Bildiğiniz gibi devlet hastaneleri kısa bir zaman önce Kamu Hastaneleri Birliği adı altında birleştirildi. Buna göre bir il ya da bölgedeki hastaneler birleştirilecek ve tek elden yönetilecek. Hastane personelleri aynı merkezden yönetilip yönlendirilecek. Bu Kamu Hastaneleri Birliklerini ise şirket mantığıyla artık yüksek maaşlı ve sözleşmeli CEO’lar yönetecek.

Arkadaşlar,

Türkiye son otuz yıldır teslim olduğu neoliberal politikaların en üst noktasına varmıştır. Eğitim ve sağlık gibi en temel alanların hızla sermayenin kâr tutkusuna devredilmesi, halkın bu temel haklara güvenceli ve parasız ulaşmasını engelliyor, problemli hale getiriyor.

İnsanın en temel hakkı olan ve sosyal devlet ile garanti edilmesi gereken eğitim ve sağlık gibi hakların piyasa koşullarına terk edilmesi uygulanan politikaların vahşi yüzünü daha iyi göstermektedir.

Makyajlanarak sunulan sağlıkta dönüşüm programına göre artık hastaneler ticarethane, halk da müşteri olmuştur. CEO’lardan Kamu Hastaneleri Birliklerini kâra geçirmeleri istenmektedir. Bundan böyle her şey artık kâranlarına göre şekillenecek.

Doktorlar hekim kimliğinden tamamen uzaklaşacak, daha az sürede daha çok hasta bakarak şirket gibi çalışacak olan hastane yönetimine daha çok para kazandırmak zorunda kalacak. Aynı zamanda araştırma ve kendini geliştirme sürelerinden de mahrum kalacak, bu da sağlık hizmetlerindeki kaliteyi iyice düşürecek.

Arkadaşlar,

Tamamlayıcı sağlık sigortası gibi uygulamalarla sağlık ve sosyal güvenlik alanını tamamen sermayenin iştahına açan AKP hükümeti, bu süreçte performansını beğenmediği sağlık personelini güvencesiz ve esnek çalışmayla kurban edecek. İşlerini kaybetmek istemeyen sağlık emekçileri de maalesef daha çok köleleşecekler. Halk ise bir yandan tedavi ve ilaçlar için daha çok katılım payı ödeyecekken diğer yandan özel sigortaların müşterisi haline gelecek.

Dostlar,

Şunu artık görelim; tarımdan eğitime, sağlıktan kamu fabrikalarına kadar; yol ve köprülere kadar her şey ve her hizmet alanı piyasalaştırılıyor; halka hizmet mantığının yerini hızla sermayenin kâr hırsı alıyor. Bu politikaların temel mantığı geniş halk kitlelerinin köleleşmesi ve topyekûn efendilere hizmete koşullanmasıdır. İşte otoyol ve köprülerin satışı da bu sözlerimizin açık birer ispatıdır.

Biliyorsunuz, köprü ve otoyollar da sermayeye devredildi. Halkın yaptırdığı yol ve köprülere önce Deli Dumrul gibi gişe koyanlar şimdi de o yolları kâr hırsından gözleri dönmüş sermaye çevrelerine peşkeş çekiyorlar.

Şimdi biz bu arsız politikaları uygulayanlara soruyoruz: Kimin malını kime veriyorsunuz? Halkın alın terinden alınan vergilerle yapılan yolu, köprüyü yerel ve küresel sermayeye peşkeş çekmeye nereden ve nasıl bir hakkınız var? Bir yandan milyonlarca emekçiyi asgari ücret köleliğine mahkûm edip diğer yandan yol ve köprülerin tatlı kârlarını sermayeye aktarıyorsunuz! Bu nasıl bir adalet anlayışıdır? Yazıklar olsun sizin paylaşımınıza da, adaletinize de!

Arkadaşlar,

Bir garip durum da yol ve köprü ihalelerini küresel sermaye destekli Ülker ve Koç gruplarının almasıdır. 28 Şubatın sözde mağduru ve dindar çevrelerin hassasiyetleri üzerinden zenginleşmiş Ülker’le TÜSİAD’ın baş aktörü Koç’un rant ve sömürüde kurduğu ittifak, bugünkü muhafazakâr iktidarın yönettiği Türkiye’nin resmidir ve düşünen beyinler için bundan öte ibretlik başka bir fotoğraf da yoktur!

Arkadaşlar,

Bizim taleplerimiz açık ve nettir. Biz bir an önce sağlık ve diğer alanlardaki piyasalaşmacı mantık ve uygulamaların terk edilmesini istiyoruz. Sağlık her kişinin en temel hakkıdır ve sağlık hizmeti kamusal imkânlarla parasız verilmelidir. Halkı sınıf sınıf ayırarak parasına göre sağlık hizmeti almaya mecbur ve mahkûm etmek çağdaş firavunluktur, kast sisteminin bugünkü hali ve aşağılık bir politikadır.

Halkın yaptığı yollara gişe koymak soygunculuktur, Deli Dumrul düzeni kurmaktır. Bu da yetmezmiş gibi yolları, köprüleri sermaye sahiplerine devretmek tam bir hırsızlıktır! Sürekli vergilendirilen arabasına aldığı yakıta dünyanın en yüksek vergisini ödeyen halkın elinden bir de yolunu almak kadar ileri bir hırsızlık örneği olamaz! Köprü ve yolların satışları derhal iptal edilmeli, yol ve köprü geçişleri ücretsiz olmalıdır!

Soygunun, yağma ve talanın önünü açan ey iktidar sahipleri, Allah’ın ve halkın gazabından sakının! Gün gelir halk, o soygun gişelerinizi haramileriyle birlikte o yollardan söker alır, parçalar. Yerel ve küresel efendilere halkın alın terini, sağlığını, eğitimini, fabrikasını, suyunu, ırmağını peşkeş çekerek hizmet etmenin sonu yoktur, bilesiniz. Halktan çaldıklarınız mutlaka sizi boğar. Yol yakınken bu zalim uygulamalardan vazgeçin.

Unutmayın ki Allah zulüm ve kötülükten sakındırır, adaleti emreder.”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER