Dişeti hastalıkların birçok insanın yakındığı bir dert olduğunu belirten Diş Hekimi İsmail Özen, dönemsel bile olsa diş eti rahatsızlığına yakalanmayan birey yoktur. dedi.
Bu rahatsızlığın kimi insanlarda hiç geçmeyen ve geri dönüşümü olmayan büyük ağız problemlerine neden olduğunu ifade eden Özen;Diş eti rahatsızlıklarının genel belirtileri yoğun ağız kokusu, fırçalarken
kendiliğinden oluşan dişeti kanamaları,dişetlerinde şişme, dişetinin koyu kırmızı veya mrenk alması, ağız genelinde görülen sızlama hissi, dişlerin
köklerinin oynamaya başlaması şeklinde sıralanabilir.Bu rahatsızlık maalesef ileriki evrelerinde çürük olmadığı halde dişlerimizin kaybına neden olacak
bir süreçtir.
diş eti rahatsızlıklarına neden olan faktörlerde gizlidir.Bunları ana faktör ve yan faktörler olarak ikiye ayırabiliriz.Yan faktörler:dişlerin anatomik
yapısının, diziliminin bozuk olması yani çapraşık olması; ağızda bulunan uyumsuz protezler;genetik; diş sıkma alışkanlığı; diyabet, hamilelik, yaşlanma,
ergenlik dönemi,down sendromu, psikosomatik rahatsızlıklar, anemi, lösemi gibi birçok sistemik rahatsızlıklardır.Asıl ana faktör mikrobiyal dental plaktır.
Yemeklerden sonra dişlerimizin üzerine çöken ,mikroorganizmalar için bir besintamı oluşturan,sonrasında diştaşlarına dönüşen beyaz sarımtırak krem
kıvamındaki maddelerdir.Eğer dişlerimizi fırçalamamıza rağmen diş taşı oluşuyor, dişeti rahatsızlıklarımız geçmiyorsa mutlaka iyi fırçalayamıyoruz demektir.Ya fırçalama
tekniğimiz hatalı yada fırçamız eskimiştir.
Diştaşları temizlenmeyen mikrobiyel dental plak üzerine tükrüğümüz içinde bulunan bazı maddelerin çökelmesi ile oluşur.Beyaz veya sarımtıraktır.Çay ,kahve
ve sigara ile rengi kahverengileşir,yapısı serttir. Oluştuktan sonra fırçalamayla asla geçmez.Bu aşamada diş hekiminizden profesyonel yardım almanız
gerekmektedir.Diş taşı oluşumu tükrüklede alakalı olduğu için herkesin diş taşı oluşma potansiyeli farklıdır.Diş taşlarını iki türü vardır.Biri dişeti
altında oluşan türü.Bu daha koyu renklidir.Pek göze çarpmaz.Diş açısından daha tehlikelidir.Diğeride dişetinin üstünde oluşan hepimizin rahatça gözlemlediği
supragingival diş taşlarıdır.Diştaşları oluşum olarak daha çok tükrük bezi kanallarının açıldığı bölgelerde yoğundur.Bu bölgeler alt çene ön bölgenin dile
bakan kısmı ve üst çene azılar bölgesinin yanağa bakan kısmıdır.Temizlenmediğinde geri dönüşümü olmayan sıkıntılar veren diş taşlarının düzenli olarak
kontrolü mühimdir.Aksi halde sağlıklı çürüksüz dişlerimizde, köprülerimizde , dolgularımızda, implantlarımızda işlev kaybı olacak, hatta onları kaybetme
durumu ile karşı karşıya kalacaktırız.Bazen ağzında yoğun diş taşı olan hastalarımız diş taşı temizliğinin zararlı olduğunu bir yerlerden duymuş ve bu tedaviden
senelerdir kaçınıyolabilmekte.Hastalarımız şunu bilmelidir ki asıl zararlı oluşumadaki diş taşlarıdır.Birkaç sene sonra dişleri çürümeden döküldüğü
takirde her şeyden sakındığı dişleri maalesef ağzının dışında hiçbir işe yaramayacak.Bu yüzden bu konularda kulaktan dolma bilgilere kulak asmayıp düzenli
olarak hekim kontrolünden geçmek şarttır,dedi.