Politika

84 MİLYON İNSANIMIZ O MASADADIR!

Saadet Partisi Tokat İl Başkanı Bilal Metehan Aydın gündeme dair açıklamalarda bulundu. Açıklamalarında iktidarı ve politikalarını eleştiren İl Başkanı Aydın, “Türkiye’nin eğitimde, adalette, ekonomide, dış ve iç politikada pek çok sorunu var. Sorunları çözmenin yolu, farklı fikirlere sahip insanların uyum içinde bir arada çözüm aramasından ve üretmesinden geçiyor” dedi.

84 MİLYON İNSANIMIZ O MASADADIR!
18-02-2022 10:09
18-02-2022 10:10

 

Geçtiğimiz hafta sonu 6 partinin genel başkanının bir araya geldiği toplantıyı değerlendiren Başkan Aydın, “O gün verilen fotoğrafın dahi siyasi tarihimiz açısından son derece önemli ve değerli olduğunu ifade etmek isterim. 12-13 Şubat tarihinde Ahlatlıbel'de çekilen kareler, kuraklaşan siyaset hayatımıza daha şimdiden cansuyu olmuş ve insanımıza bir nebze de olsa nefes aldırmıştır.

Evet, uzunca bir süredir ülkemizin hasret kaldığı uzlaşı, hoşgörü ve diyalog iklimi Cumartesi gecesi yeniden yeşertilmiştir. 6 siyasi partinin genel başkanlarının bir araya geldiği o masa, adeta umudun ve çözümün adresi olmuştur. Bir umut ve çıkış kapısı arayan insanlarımızın yüreğine su serpmiştir.

"KİN, KİMLERİ BESLİYOR?" & "KİMLER, KİNİ BESLİYOR?"

Ne yazık ki, birileri ülkemizin rahat bir nefes almasını ve toplumsal kutuplaşmanın son bulmasını istemiyor. Çünkü kutuplaşmadan nemalanıyor, bu iklimi oluşturarak ayakta kalabiliyorlar.

"Kin, kimleri besliyor?" ve "Kimler, kini besliyor?" sorularının cevabı, bu kişileri çok net açığa çıkarmaktadır. Fakat isteseler de istemeseler de, bu tarihi buluşma öncesinde ve sonrasında akla hayale gelmedik iftiralar, senaryolar üretseler de; bu kervan yoluna devam edecektir Allah'ın izniyle...

Biz o masada, bizi diğer partilerden ayıran farklılıklarımızın üstünü çizmedik. Sadece ortak kaygılarımızın ve hedeflerimizin altını çizdik. Bizi bir araya getiren ortak kaygılarımız, ülkemizin problemlerini çözme irademiz ve insanımıza rahat bir nefes aldırma isteğimizdir. Görüyoruz ki; birtakım çevreler her zaman olduğu gibi masada oturma düzeni, tarih, yer ve saat gibi şeyler üzerinden yine sembolizm adına tezviratlar üretmeye başlamışlar. Öncelikle şunu ifade edelim, o masada;

Evet, sadece 6 genel başkan yok; 84 milyon insanımız dertleri ve özlemleri ile eşit bir şekilde o masada oturmaktadır. Asgari ücretlilerimiz, çiftçimiz, esnafımız, memurlar, işçiler, emeklilerimiz ve açlık ve yoksulluk sınırının altında bir yaşama mahkum edilen milyonlarca insanımızla birlikte oturduk o masaya… İşçi ve işverenlerimizi bir araya getirmektedir o masa… Üretici ile tüketiciyi, bir araya getirmektedir o masa… Yaşlı ile genci, kadın ile erkeği adil bir şekilde buluşturmaktadır o masa..

A partisine oy veren ile B partisine oy vereni, Doğu ile Batıyı, Kuzey ile Güney'i buluşturmuştur o masa...” dedi.

28 ŞUBAT TARİHİ

Tarihler üzerinden kıyamet kopartanlara seslendiğini belirten Aydın, “Milli Görüş Hareketimizin son ve tek temsilcisi Saadet Partisi'nin olduğu masada, 28 Şubat'ı olumlayacak, bu mesajı verecek, hatta bunu ima edecek olanlara biz haddini bildirmesini biliriz. Böyle şey olabilir mi? Kaldı ki sadece biz değil; 28 Şubat'ın gerçek mağdurları var hep o masada… O Masanın Genişliği 780 bin Kilometrekaredir

"Bu masayı kim kurdu, kimler kurdurdu, ayağı nerde, ayakları nereye basıyor?" diye algı üretmek isteyenlere de sesleniyorum: O masanın ayakları; - Kocaeli'nin, Tunceli'nin, Sivas'ın, Konya'nın, Afyonkarahisar'ın ve Ankara'nın bereketli topraklarına sapasağlam basmaktadır. Ayrıca o masanın çapı; Edirne'den Hakkari'ye, Muğla'dan Ardahan'a, İzmir'den Van'a, Sinop'tan Hatay'a; 81 ilimizi kapsayacak kadar geniştir. Sözün özü; Ahlatlıbel'de kurulan o yuvarlak masanın genişliği 783.562 kilometrekaredir!

Aslında o masa meclisi tamamen saf dışı bırakan, bütün yetkiyi tek kişiye teslim eden bir sistem ve anlayışı değiştirmek için kurulmuştu.Ancak, geldiğimiz noktada ülkemiz öyle bir çıkmaza sürüklendi ki, artık sadece bununla yetinemeyeceğimiz ortaya çıktı. Tam bir kaos ortamına girdik. Bunun için yeni arayışlara, çıkış yollarına ihtiyacımız var. Kurduğumuz masanın sorumlulukları,  temel ilke ve hedefleri değişti ve aslında genişledi” diye konuştu.

BİZ TÜRKİYE’Yİ KRİZLERDEN VE KÖTÜ YÖNETİMDEN KURTARMANIN DERDİNDEYİZ

Türkiye’nin kötü yönetimin kötü sonuçlarını yaşadığını savunan SP’li Aydın açıklamasının devamında şunları söyledi;

Ülkemiz sefalet endeksinde, demokrasi endeksinde en kötü ülkelerle aynı kategoride yer alıyor. Dünyanın en yüksek enflasyonuna sahip ilk 5 ülkesinden biri. En yüksek faiz oranına sahip ülkelerinden biri. Farklı kredi derecelendirme kuruluşlarının verdiği notlarda Benin, Uganda, Tanzanya, Fiji, Bahamalar gibi ülkelerle aynı seviyede değerlendiriliyor.

Biz eski Türkiye’yi geri getirmenin değil “Yeniden Büyük Türkiye ve Yaşanabilir bir Türkiye”yi kurmanın gayretindeyiz. Ve öyle bir kazanacağız ki hiç kimse kaybetmeyecek!

BAE İLE "NORMALLEŞME"

Şimdi dış politika ve ekonomi alanında da birkaç değerlendirmede bulunmak istiyorum.

Bilindiği üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri'ne bir ziyaret gerçekleştirdi.

Diplomaside pek de alışık olunmayan bir şekilde, epey şatafatlı gösterilerle karşılandı kendisi..

Biz ülkelerin birbiri ile görüşmesinin, özellikle de İslam ülkelerinin birbiri ile ilişkilerini geliştirmesinin her zaman altını çizdik ve önemini vurguladık.

Bu ziyareti de bu anlamda önemli ve değerli bulduğumuzu peşinen ifade etmek isterim.

Fakat kamuoyunun ve bizlerin zihinlerindeki soru işaretlerinin giderilmesi adına da bazı soruların cevaplanması gerekir diye düşünüyorum.

Zira BAE özelinde, hükümetin tutarlılık probleminin bir kez daha gün yüzüne çıktığını görüyoruz.

Düne kadar "15 Temmuz'un mimarı" dedikleri BAE ile bir araya gelmekte beis görmeyenler, 6 partinin bir araya gelmesinden neden bu kadar rahatsız oluyorlar?

"Rabbim de milletim de beni affetsin" diyenler, bu af hakkını kendilerine bir hak olarak görenler, bir taraftan 15 Temmuz'un mimarı olarak ilan ettikleri BAE ile helalleşenler,

Diğer tarafta 84 yaşında ağır hastalıkları olan Nusret Muğla'yı dört duvar arasında çürümeye mahkum bırakırken, KHK'lıları görmezden gelirken; bunu hangi ahlak, hangi vicdan ve hangi hukuka göre yapıyorlar?

Ermenistan ve İsrail ile bile normalleşenler, Mısır ve Suriye ile neden benzer bir adım atmıyor?

Herkesle normalleşenler, neden muhalefetle normalleşmeyi beceremiyorlar?

Dış Politikada "Savrulmuşluk, Tutarsızlık ve Yönsüzlük" Hali Devam Ediyor

Filistin'de zulümler devam ederken, Hindistan'da, Çin'de Müslümanlara her türlü baskı ve zulüm yapılıyorken; hükümet neden bu konularda tek çift söz edemiyor?

Dış politikada bu "savrulmuşluk, tutarsızlık ve yönsüzlük hali", ülkemize ağır maliyetler üretmeye devam ediyor.”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER